3 Ağustos 2016 Çarşamba

Batman #4


Çıktı çıktı! Bugün dördüncü sayı çıktı. Ben de okuyup geldim hemen bloga :') Ondan önce, üçüncü sayıyı hatırlamak isteyenler için: Batman #3

Şimdiii, başlayalım yazımıza. Önceki sayının son kısmında Hugo Strange'i, Psycho-Pirate'ı ve bir takım askerleri görmüştük. Bu sayıya da çok kanlı başladık. Bayağı kanlı. Bildiğiniz ölüler falan. Bu cesetlerin arasında Gotham Girl'ü görüyoruz. "I am scared. I am very scared." diye sayıklayıp duruyor. Buradan anlıyoruz ki Psycho-Pirate, GG'nin duygularını çoktan manipüle etmiş. Çünkü üçüncü sayının sonunda Hugo Strange, Psycho-Pirate'ı tanıtırken Psycho - Pirate'ın söylediği tek şey "I am scared. Very sc-scared." idi. Bu arada duvarda yazan "I am Gotham" da yazısı dikkatten kaçmadı. O 'G' harfinde bir şey var ancak çözemedim. Çözersem editlerim :D

GG bu haldeyken, Gotham'ın nerede olduğunu merak ediyoruz tabii. O da manipüle edilmiş bir bombacıyı durdurmak için ikna etme çabasında. Bu paneli All - Star Superman #10'a gönderme olduğunu söyleyenler olmuş. Panel olarak benzediği doğru ^^ Neyse bombacı ikna olur gibi yapıp bombayı patlatıveriyor bir anda. Hem de "Monster Men are coming" diyerek. 

David Finch'in kendini aştığı kısım
Bu arada GG de Batcave'de takılıyor. Durmadan "I'm scared" diyip duruyor. Alfred'in tepkisizliği ise beni burada öldürdü. Ya sdfghj. Thomas burada kıza iki şefkat gösterecek oldu ki Batman olay yeri analizini istedi. Bunu unutmayın bu önemli. 

Derken, Gotham'ı artık görüyoruz. O da tutturmuş "I can fix this" deyip duruyor. Batman iyi laf gömüyor burada. İşleri daha da berbat hâle getirdin diye. Gotham da Batmobile'i parçalıyor. David Finch burada da coşmuş. Nasıl bir sahneydi o, nasıl bir ayrıntı kullanmaktı! Hey maşallah dedim sonra yeteneksizliğime kızdım, sonra sayıyı okumaya devam ettim :')

Batman'le aralarında geçen dramatik diyalogda, Gotham 27 kişinin öldüğünü öğreniyor. 27 bu sayıyı da aklınızda tutuverin^^ Ve harekete geçtiğini görüyoruz. Daha sonra Duke'tan analiz sonuçları geliyor ve askeri kimlik numaralarının seri numaralarını çözüyor. İlk başta gelişigüzel verilmiş gibi gelse de olayı çözüyor. Numaralar 24'e eklenmiş. Buradan 24'üncü harfe gidiyorlar: X. Batman "Task Force X" olduğunu çözüyor. Yani yolu Amanda Waller'a düşecek. 

Daha sonra Amanda Waller'ı görüyoruz. General Lane, Batman'in onlara ulaşamayacağını, yerin bir mil altında olduklarını, bilmem kaç koruma görevlisi olduğunu söylüyor. İşte bunları söylerken Batman General Lane'in arkasındaymış asdfghnjm Tom King yine hayranlara göz kırpmış :D


Burada da Amanda ile "Sen ortaya çıktığından beri Gotham alev aldı." gibi muhabbetler döndü. Batman Rogues Gallery'nin, Batman ortaya çıktıktan sonra oluştuğunu, orasının Amerika olduğunu tembel tembel durup beklemeyeceklerini filan söyledi. Klasik, Batman'e söylenen laflar işte. Ancak Tom King bu 'klişeleri' çok iyi kullanıyor. Çok yerli yerinde kullandığı için "Höff be yine mi bu replikler" demiyorsunuz, tam tersine çok 'tanıdık' geldiği için hoşunuza gidiyor. Durum bende en azından böyle.

Her neyse, bu bahsettiğim durumdan ötürü Amanda Waller, Hugo Strange'le ve Psycho-Pirate ile ekip oluşturmuş. Ancak Hugo Strange ve dolayısıyla Psycho-Pirate, Waller'a ihanet etmiş. Ve bunun üzerine 28 asker ölmüş. 28 dedim evet. Eeee 27 değil miydi?

Unutmadan Amanda Waller Psycho-Pirate'ın nerede olduğunu, ve eğer sadece "Please" derse Batman'le çalışacağını söyledi. Batman de bu "Lütfen" kelimesine takıldı, o kadar kişi öldü "lütfen" dememe mi takıldın diye. Bence kesin bir şifre falan. Var orada bir şey. 


Meğerse, askerler 28 kişiymiş. Gotham, herkesin öldüğünü düşündüğü bir an, çok çok kısa bir süreliğine maskesini çıkarmış. Sadece bir saniyeliğine yani. Askerlerden biri, ölü numarası yapıyormuş. Daha sonra maskesini çıkardığı an Gotham'ın kim olduğunu çözüp gidip anne ve babasını öldürüyor. 28. ölü de Gotham'ın elinden çıkıyor yani. 

Gotham artık, Batman'in öfkesine de sahip oluyor anlayacağınız. Psycho-Pirate'ın manipülasyonuyla birleşince neye dönüşeceğine siz karar verin artık. Eeee, herkes Batman değil ki her türlü manipülasyona karşı tedbirli olsun, devreleri yaktığı anda bile karakteri gerçek 'Bruce'u geri getirsin. Batman en kötü halinde bile muhteşem bir irade sergileyebiliyor, Gotham ve GG'nin Batman olamamasının sebebi ne Supermanvari güçlerinin olmasıydı ne de acemilikleri idi. Gotham Girl'ün zaten gerçek bir motivasyonu yoktu, Gotham'ın motivasyonu ise hayranlığının takıntıya dönüşmesiydi. 

Nereye varmak istiyorum? Gotham askeri öldürerek sınırı aşıyor ve Batman dahi ikna edemiyor. Gotham, Gotham'ı (şehir olan) kurtarmak için elinden geleni yaptığını ancak bu şehrin geri dönüş olarak sadece yok ettiğini, sadece kanattığını söylüyor. Gotham (kahraman olan), Gotham'ın (şehir olan) başka bir kişiyi daha acıtmaması için bir şey yapamayacağını, bunu düzeltemeyeceğini ancak ortadan kaldırabileceğini söylüyor. Böylece başka birisi yaralanmayacakmış. 


Bu sayıda verilmek istenen bir kaç şey olduğunu düşünüyorum. Yani en azından okurken benim aklımdan geçenler şunlar:

İlki, özellikle Gotham'ın sahnelerini okurken aklımda sürekli,  Batman v Superman'in "Twenty years in Gotham. How many good guys are left? How many stayed that way?" repliği döndü durdu. Yani Gotham herkesi, evirir, herkesi kötüleştirir. Hatta yüzde yüz iradeden oluşan Batman'i bile. Gotham Batman'in ruhuna işleyerek onu daha da saplantılı biri haline getirmedi mi? En az Joker kadar deli olduğunu ancak 'doğru' tarafta olduğu için şanslı olduğunu bu yüzden tartışmıyor muyuz?

Buradan şuraya varıyorum, Gotham'ın (karakter olan) Ra's al Gulvari bir karaktere dönüşeceği belliydi. Keşke bunun hakkında teori yazısı yazsaydım ^^ Her neyse. Tom King, şu an Gotham'ı (Allah kahretmesin, kahraman olan) mizantropist karakterlerin arasına sokmuş durumda. Hatta bu çocuk mizantropinin kitabını yazabilecek kapasitede, benden söylemesi.

İkinci olarak, aslında yine yukarıdakilerle bağlantılı, Gotham'ın (şehir olan) tasvirlerinin en az karakterler kadar önemli olması. En az onlar kadar iyi olması. Böylece mekânın bir hikâyeye katkısı gözler önüne serilmiş durumda. Gerçi bu yeni bir durum değil. En iyi örneği olarak No Man's Land'i verebilirim burada. Önemli olan yıllar geçse de Batman çizgi romanlarının bu dinamizmi kaybetmemiş olması. (Ne dedim ben şimdi?)

Üçüncü olarak, The Killing Joke'u hatırladım. Bu aralar animasyonun yayınlanmasından mı yoksa Tom King'in (yani DC'nin) bilerek bunu anımsatmasından dolayı mı bilmiyorum, bayağı The Killing Joke döndü dolaştı kafamda. Yani o "One Bad Day" olayı G&GG üzerinden çok sağlam verildi. Tom King'e yine bir alkış!



Bir de fark ettiyseniz, villainlerin adı var kendi yok. Bu Monster Men olayının sıkmamasının sebebi bu, isimleri var cisimleri yok. Olan biten her şey Gotham'ın (hem şehir hem kahraman) düşüşü ve Batman'in bu oyunda yine yalnız kalacağının etrafında dönüyor. 

David Finch ise (ve Matt Banning) bu sayıda çoşmuş. David Finch'in gerçekten Tom King'i iyi anladığını düşünüyorum. Çünkü hikâyede highlight edilmesi (buna daha iyi bir kalıp bulamadım mı) gereken yerleri gerçekten muhteşem çiziyor. Bu sayıda çizim daha ağırlaşmış, daha sertleşmiş. Özellikle yüz ifadelerini affetmemiş, çizmiş.

Evet, evet toparlayıp gidiyorum: Finale yakın çok iyi bir sayı olmuş. Gotham'ın dönüşeceği karakter belliydi de GG'e ne olacak onu çözmüş değiliz. "Please" meselesi de kafamı kurcaladı. İki hafta sonrayı sabırsızlıkla bekliyorum.

Sana puan vermem gerekirse (yoo gerekmez): 9/10
Esenlikle kalın.





Share:

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumunuzu eksik etmeyin, her biri çok değerli^^