Uzuuunca bir aradan sonra merhabalar. Batman'e kaldığımız yerden devam ediyoruz. Aslına bakarsanız #33 - #35 sayılar doldurma sayılardı. Dergiye çok sevdiğim bir çizer dahil oldu: Joelle Jones. Kendisinin işlerini daha önceden de takip ediyordum, kendine has tarzıyla Batman'e dahil olması oldukça sevindirdi anlayacağınız. Öyleyse spoiler kısmı:
Batman ve Catwoman'ın Khadym'e olan yolculuğunu okuyoruz: Bu ikisi Catwoman'ı aklama işini atlamış değil; Holly Robinson'ın peşindeler. Justice League'in girilmesine izin vermediği bir yerde arıyorlar, bu doğrultuda Talia al Ghul ile çarpışıyorlar. Batman bu çarpışmada bir nevi Talia'nın onayını alıyor, Dick ve Damian'ın dokunaklı sahnelerini görüyoruz. Finalde Holly'yi alıp dönüyorlar ve The Rules of Engagement da sonlanıyor.
Spoiler bitti^^
Dürüst olacağım ilk sayı (#33) benim çok da hoşuma giden bir sayı olmadı; bence Tom King'e ve Joelle Jones'a göre oldukça ortalama br sayıydı. Çöl sahnelerinde Joelle Jones'un çok daha iyi işler çıkartabileceğini düşünenlerdenim. Öte yandan Robin'lerin nasıl vakit geçirdiğini görmek benim için hoş detaylardan biriydi - özellikle Ace sahnesinde gülmedim dersem yalan söylemiş olurum. Ayrıca Jason'ın geçmişine dönük göndermeler de çok güzeldi.
#34. sayıya gelelim, bence hikâye burada kendini topladı. Superman ve Damian'ın diyalogunu oldukça güzel buldum. (Super Sons okuyun, okutun) Dick ve Damian'ın iletişimi ise beni vuran noktalardan biri oldu. Ayrıca Tom King'in lineer ya da doğrusal bir çerçevede ilerlemesi ise benim için artı yönlerden biri. Holly Robinson vak'ası kaç sayı öncede kalmıştı; bize bunu hatırlatarak geri dönüş yapması oldukça iyi bir nokta.
Öte yandan Talia'ın Batman'e üstünlük kurmasını biraz saçma buldum. Tamam, Talia'dan bahsediyoruz; asla ama asla hafife alınacak bir kadın değil ancak karşısındaki de Batman yahu. Neyse ki bunun sebebini #35. sayıda öğrendik. (Oraya da geleceğim)
İşte bu sayıda "Joelle Jones bee!" dedim, aksiyon sahnelerini çok güzel çizmiş. Sinematik yönünü çok çok sevdim. Ayrıca Talia'nın Batman'i "Detective" diye çağırması da oldukça iyi bir ayrıntıydı.
Batman #35'te ise Selina ve Talia'nın "Tehlikeli Kadın" açısından kıyaslanması bence saçmaydı, bu sorunun cevabını genel olarak Batman okuyucusu verir zaten, hem de hiç düşünmeden. Ancak kavga sekansı oldukça hoştu; özellikle Batman'in hayatında yer alan bu iki kadının hayatlarının farklı noktaları verilmiş, ki bu gayet iyi bir nokta. Sinematografi ise giderek oldukça iyi bir hâl aldı.
Batman'in nasıl bir karakter olduğu eski ve yeni Robin'lerimiz tarafından ortaya kondu ki bence bu çok iyi bir sahneydi. Böylece neden Talia'nın üstünlük kurduğunun cevabını almış olduk; konu Batman'se sevdiklerini korumak için önce kendini ortaya koyar, fedakarlık yapaktan asla çekinmez. Hatta gerekirse kendini tüketir, her açıdan. Ay yerim!
Ama yine de Talia'nın Catwoman'ı onaylamasına gerek yoktu :) (Evet, Batman ve ilişkileri konusunda yıllarca Catwoman'ı desteklemiş birinin çirkefleşmesiydi bu^^)
Talia ve Catwoman'ın çarpışması eski Hollywood filmlerindeki kılıç sahnelerini hatırlattı bana. Basitti ancak oldukça güzel, iyi kotarılmış bir sahneydi.
Son olarak bu üç sayımaza genel olarak bakacak olursam; ilk sayı ortalama olsa da diğer iki sayı beni oldukça mutlu etti. Hikayenin sonunda gayet mutlu kapattım sayıyı. Oldukça basit ilerleyen ancak doğrusal bir Batman hikâyesi veren bir "filler" idi.
O değil de Joelle Jones <3 <3
Yazıların en sevdiğiniz kısmına geldik, evet:
Batman #33'te bir Lady Killer göndermesi vardı. Lady Killer, Joelle Jones'un Dark Horse'tan çıkan işi. Benim çokça sevdiğim bir seri. Benim nasıl çizgi romanlar sevdiğimi biliyorsanız (ve daha da önemlisi tarzınız benim tarzıma yakınsa) mutlaka okuyun bu seriyi, mutlaka.
Öte yandan Tom King, Talia ve Catwoman'ın kılıçla çarpışma sahnesinde şuradan etkilenmiş olabilir:
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumunuzu eksik etmeyin, her biri çok değerli^^