6 Temmuz 2016 Çarşamba

Batman #2

Eveet, sonunda I am Gotham hikayesinin ikinci kısmı çıktı. (Batman: Rebirth # ve Batman #1 yazısını okumak için tıklayınız.^^) Ben de okuyabildim. Tom King yazmaya, David Finch çizmeye devam ediyor. Öyleyse esas konuya geçiyorum.

Solomon Grundy'yi görüyoruz. Gotham'da iş üstünde. Gotham'ın en yeni kahramanları Gotham ve Gotham Girl durdurmaya çalışıyor. Ancak biraz acemilikleri var. Görüyoruz ki, Batman ikisini incelemekte. En son olaya el atarak Grundy'yi durduyor ancak hoşnutsuzluğunu belirtiyor. Çok ileriye gitmesine izin verdiklerini, daha önce bu işi halletmeleri gerektiğini söylüyor. Gotham ise, Batman'in yıllardır suçla savaştığını, nasıl daha iyi yapılır göstermesini istiyor.

Daha sonra Yarasa Mağarası'nda görüyoruz Batman'i. Alfred'e her zamanki gibi, bir noktadan sonra yeterli olmayacağını söylüyor. Her zaman düşen uçaklar, uzaylılar, asteroidler olacağını söylüyor. Alfred'in buradaki diyaloglarının ciddi anlamda komik olduğunu söyleyebilirim. Evet, Batman'le dalga geçen Alfred'e katıla katıla gülebiliyorum, başkası olamaz tabii. ^^

Aslında Alfred'le olan diyaloglarında klasik Batman'i görüyoruz. Hep daha fazlası için endişelenen ve mükemmelliyetçiliği yüzünden asla kendinden tatmin olmayan Batman'i. Tom King de söylemişti zaten, Batman'in reboot'a ya da reborn'a, artık ne diyorsanız, buna ihtiyacı yok diye. Bu çizgi üzerinden yürümeye devam ediyor, evet.

Hemencecik okuduğunuz bu sayıda, önceki sayının cliffhanger'ları çözülmüyor. Tam tersine merak uyandırıcı şeyler daha da arttırılmış. Ve aslında yine, dakikalar olmasa da, çok kısa bir zaman dilimi aktarılmış.

Gordon'u görüyoruz. Bob Castro diye bir adamla konuşuyor. Daha doğrusu bu adam Solomon Grundy'yi serbest bıraktığını itiraf ediyor. Pek de bir şansı olmadığına dair gevelerken şunu söylüyor:

"You see... The monster men are coming. The monster men are... Coming. Aren't they... Strange..?"


Hıaaaağğğğ!!! Nasıl anlamadım ben bunu okuduğumda nassıııılll! Yani bunun ne olduğunu çözmem için çizgi romanın sonuna kadar beklemem gerekti :') Onun için siz de yazının sonuna kadar bekleyeceksiniz sdfghjkl Şaka şaka. Siz çözdünüz zaten. 

Devam edeyim, bu sırada davette olan Bruce Wayne, Batsignal'in yandığını görür görmez Yarasa Mağarası'nın yolunu tutuyor. Çok çok kısa Duke'u görüyoruz. Bu çocuğun Robin olmayacağı kesin ama ne olduğunu hala çözemedik. Sinirlendirme bizi Tom, bak o kadar destek verdim sana :')

Ay yine lafı dağıttım yahu. Batcave'e doğru giderken Alfred, Duke, Bruce'un aralarında geçen diyalog bana çok ilgi çekici geldi. Çünkü Bruce, Gotham ve Gotham Girl'ü, Gordon'a götürmekten bahsediyor. Duke ise, doğal olarak, buna şaşırıyor ve onlara güvenip güvenmediğini soruyor. İşte ilginç olan bu: Batman'in şüpheciliğini az çok bilirsiniz. Kimseye tam anlamıyla güvenmez. Hatta bu ti'ye bile alınır. (Lego Batman'leri izleyin, anlayacasınız ne demek istediğimi) Sen böyle biriyken, bu yeni, ne idiği belirsiz bu iki kişiyi Gordon'a götürüyorsun. Ben şok, ben iptal.

Bu güvenme mevzusunda Alfred yine bombaydı. Ya canım ya asdfkösdf


Tabii ki güvenmiyor. Ancak Gotham'ın bu yeni Süpermenleri ilgisini de çekiyor. İyi şeyler bekliyor demek daha doğru. Ancak okurken bile siz de bir tekinsizlik hissediyorsunuz.

Her neyse, bu ikili Gordon'la tanışıyor ve Gordon Monster Men'le ilgili bir şey bilip bilmediklerini soruyor. Bu arada uçaktan kurtarılan insanların kendini öldürdüğünü öğreniyoruz. Arkadaşlar :'))))
Tabii Monster Men'i duyan Batman ışık hızıyla ortamdan ayrılıyor. Her zamanki gibi. Gotham ve Gotham Girl buna şok oluyor. Jim Gordon'un alışık olduğu bir durum bildiğiniz gibi. Şimdi bundan niye bahsettin diyeceksiniz: Bunun üzerine Gotham Ultravision'ını kullandığını ancak yine de Batman'i göremediğini belirtiyor. Her şeyi gördüğünü ancak onu göremediğini söylüyor. 

Tabii benim burada nasıl koltuklarımın kabardığını anlamışsınızdır. Buradan anlıyoruz ki, (en azından ben bu çıkarımı yaptım) Batman bu ikisinin güçlerini çoktan araştırmış ve buna göre hareket ediyor. (Superman'in yanına giderken kurşunlu pelerin giyen birinden bahsediyoruz, normal yani ^^) Tıpkı Alfred gibi, Jim Gordon da burada Batman fanlarının yüzünü güldürdü ^^



Geliyoruz son kısıma... Yani en önemli, en merak uyandırıcı yere. Dr. Hugo Strange'i ve Amanda Waller'ı görüyoruz, bir şeylerin peşindeler. Eee nedir yani neyi hatırlamalıydık? İlk büyük Batman crossover'ının 'Night of the Monster Men' olacağının haberini almıştık. Ama benim aklıma başka bir şey daha geldi. Batman Year One ve The Man Who Laughs'tan sonra gerçekleşen hikaye: Batman and the Monster Men. 2005 yılında Matt Wagner tarafından yazılıp çizilmişti. Bize güzel bir gönderme crossover'a güzel bir yol olmuş. 

Sonuç olarak ilk kısım kadar olmasa da yine de çok akıcı bir sayıydı. İlk sayı kadar merak uyandırıcıydı. Ve kesinlikle daha komikti. Rebirth sonrası Batman güzel başladı, güzel devam ediyor. Aman nazar değmesin^^

Sanırım yazıyı bitirmem gerek. Hadi gittim ben^^ 




Share:

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumunuzu eksik etmeyin, her biri çok değerli^^