Kore filmleri hakkında bloguma yazmak pek adetim değildir. Bunun sebebi ise Kore filmleriyle aramın pek de iyi olmaması. Bir şekilde bu filmi bugün hatırladım ve üzerine bahsetmek istedim. Dolayısıyla filmi tekrar izledim. Esas meseleye gelmeden önce konusundan bahsedeyim.
Yoon Soo, arkadaşının intiharı sebebiyle psikolojik sorunları olan bir gençtir. Bu sebepten ötürü Seul'den Kore kırsalına taşınmıştır. Geldiği kasabada Hae-Won isimli babası akıl hastası olan ve bundan dolayı dışlanmış bir kızla tanışır. Çok geçmeden ikisinin "ölümcül" birlikteliği başlayacaktır.
Kore filmlerinden çok hoşlanmadığımı belirttim. Ancak işin ucu gerilim ve korkuya gelince, Uzak Doğu'nun aslında bu konuda bayağı bir yaratıcı olduğu bir gerçek. Hatta pek çok Amerikan korku / gerilim filminin Uzak Doğu'dan, bilhassa Japonya'dan, etkilendiği ayrı bir gerçek. Tabii Amerikan pazarının çok geniş olmasından bu durum tam tersi zannedilebilir. Ancak Japonların sayko filmlerine aşina olmaya başlayınca bu gerçek gün ışığı gibi ortaya çıkıyor. Neyse, konudan çok uzaklaşmayayım: Asya içinde Japonya korku / gerilim filmleriyle öne çıksa da Kore'yi bu konuda yabana atmamak gerek.
Kore, genellikle dizileriyle -yani K-Dramalarıyla- öne çıksa da sinemada da iyi işler yapabilen bir ülke. Bunun en bariz örneği: Tabii ki Kim Ki Duk. Ben Kim Ki Duk filmlerini de sevmem, tıpkı Kore sinemasından çok da hoşlanmadığım gibi. Ancak yiğidi öldür hakkını yeme demişler. Aynen öyle.
Kore dizilerinde genelde çok "pembe" bir dünya kurulsa da filmlerde bu pembe dünyadan kopabiliyorlar. Kopmak ne kelime, bambaşka sularda gezinebiliyorlar. Tabii, her daim güzel görünen, en büyük moda dergilerinde yazan kadınların ya da Kore'nin en büyük üç şirketinin varisi olan karakterlerin anlatıldığı filmler de dolu.
Yine konudan uzaklaştım ancak aslında filmi objektif değerlendirmek için Kore sinema ve televizyonuna bir nebze hakim olmak gerektiğini düşünüyorum. Evet artık tamamı ile filme dönüyorum.
Film epey kasvetli bir havada geçiyor. Zaten psikolojik gerilim olan bu filme kar teması eklenince iyice karanlık bir havaya girmiş. Bu yönünü sevdim mi? Evet. Baş rolde bulunan (sahne ismiyle Woori) Kim Yoon-Hye isimli kızımız da kendini epey kaptırmış. Heartstrings'de oynadığı mükemmelliyetçi bulimik kız havasından ciddi anlamda sıyrılmış. Baş rol erkek hakkında bir yorum yapamayacağım çünkü kulaklığını takan, Gangnam'dan gelen üst sınıf ergen rolündeydi. Yani Kore yapımlarının çok büyük bir kısmında görülen bir karakteri canlandırıyordu kendisi.
Filmin başlangıcı, sinemada yaygın olarak kullanılan bir yöntem olan, "son"la başlıyordu. Sinemada yaygın kullanılan bir teknik ancak genelde sondan başa gidildiği seyirciye verilir. Burada ise bu çok da ayırt edilmiyordu. Demek istediğim biraz havada kalmıştı. Tabii bunlar çok ayrıntı ancak ben de bir film izlerken bu kadar derine inmeyi seven biriyim.
Filmin başlangıcı bu noktada "eh" seviyesindeydi. Biraz da işlenişine geçeyim: Ağır ilerleyen bir film. Zaten bir mesajı olan bir yapım, işleniş de ağır olunca insanı ciddi manada yoruyor. Bu çocuğun derdini, sıkıntısını tam anlamıyla hiçbir zaman çözemiyorsunuz. Filmin en başında olanlara dair ipucu veriliyor, filmin sonlarına doğru tam anlamıyla hikâye anlatılıyor ama oturmuyor. Yani Yoon Soo'nun karakter derinliğini vermeden üstüne olayı ekleyince, kelimenin anlamıyla havada kalıyor. Mesele taşları seyirciye oturtmaktı ise o zaman da fazla bilgi verilmiş oluyor.
Hae - Won'un hikâyesi ise tam bir bilmece. Babasının neden akıl hastası olduğunu öğrenemiyorsunuz. Yani filmin bir yerinde öyle üstünkörü (bildiğiniz tek bir cümleyle) geçiştiriliyor ki, tatmin olamıyorsunuz. Tabii ki babasının hikâyesi verilmeyebilir zaten baş karakter o değil. Ancak Hae - Won zaman zaman babasıyla ilgili konuşuyor. "Bu patenleri babam bana on yaşındayken almıştı" ya da "bana buz patenini babam öğretmişti, onunla kayardık." gibi replikler olunca insan biraz daha fazla bilgi bekliyor. Annesine ne olduğunu zaten hiç öğrenemiyoruz. Ancak karakterin sorunları ailesinden beslendiği için ben azıcık da olsa derinlik görmeyi beklerdim açıkçası.
Kore filmlerini pek sevmememin bir nedeni de bilhassa ikincil karakterlerin aşırı romantik oluşları. Tabii burada kast ettiğim aşk meşk değil; karakterlerin tek yönlü olmaları. Klasik tabirle "Ya hep iyi ya hep kötü" şeklinde aktarılmaları. Esas karakterler bunun dışına çıkabiliyor; tıpkı Yoon Soo'nun iyi bir çocukken yaşananlardan ötürü bir katile evrilmesi gibi. Tabii katile evrildiğinde bile aşık yönü ağır basıyor. Her neyse, tekrar paragrafın özüne döneyim. Yukarıda filmin vermek istediği bir mesaj var demiştim. Bu mesajı vermek için filmdeki karakterler o kadar tek taraflaştırılmış ki, şu an Kore kırsalından tiksindim. Öğrencisinden, ailesine herkes dedikoducu ve affedilemez insanlar gibi aktarılmış. Sözün özü: Bilhassa komşu - öğretmen - doktor tiplemelerinden nefret ettim. Bu kadar sığ olamaz değil mi bu insanlar? Umarım değillerdir :(
Filmde yine havada kalan bir domuz meselesi var. Ben germe unsuru olarak eklendiğini düşünmüştüm ki, yine ikincil bir karakter olan ancak bu karakterle ters köşe yapılan muhtar kişisine bağlandı. Ama o da tek bir cümleyle. Yani neden her şey bu kadar havada?!
Yazıda da övdüm mü sövdüm belli değil. Ancak verilmek istenen mesajın, yani dedikodunun iğrenç bir şey olduğunu ve insanın yaşadıkları ve çevresindekiler kişiyi zıvanadan çıkartır olgusunun gayet de aktarıldığı kanaatindeyim.
Filmin sonu tahmin edilemez değil, ancak filmin genel gidişatına göre iyi olmuş. Kimilerinin aşkı betona gömülü bir şekilde biter, bu arkadaşların ki ise "sıcak" bir yerde bitti.Yaşlarına göre büyük olaylar yaşadılar, sonu da aynen böyle oldu.
Değinmeden geçemeyeceğim, Kore dizilerinde genellikle cinsellik çok çok sınırlıdır. Hatta bu bilerek yapılır. Burada cinsel olgular üzerine de ciddi göndermeler var. Pedofili gibi... Neyse daha fazla açmayayım ancak filmde ciddi anlamda rahatsız edici sahneler var. Ve bu sahneler kanlı olan sahneler değil.
Ay çok konuştum, artık bağlayıp gideyim. Teknik açılarından sıkıntılı olsa da ve bir sanat filmi gibi ağır ilerlese de vermek istediği mesajı veren Kore semalarından bir gerilim filmi. İzleyin der miyim? Bu filmi ya seversiniz ya nefret edersiniz. Ben ikinci izleyişimde -atlayarak ilerlediğimi söylemek zorundayım- sevdim. Ya da sever gibi oldum. Neyse artık susayım ben.
Koreliler gerilim filmlerini güzel yapıyor ama ben tek başıma izleyince korkuyorum kimse de benimle korku gerilim izlemiyor :( Birde kore dizi ve filmlerinde tek başrollerin iyi olması herkesi gıcık olması çok garip gelmiştir senimde dikkatini çekmiş demek ki .
YanıtlaSilEvet, baş roller hariç derinlik yaratmıyorlar karakteri tek taraflı bırakıyorlar ^^ Bir kaç tane izlesen alışırsın aslında :D
SilBaya uzun anlatmışsınız ^^ Ben Kore dizilerini tercih ediyorum, (dediğiniz gibi hep varis hep varis ama ne yapacaksın :) filmlerine pek iyi gözle bakmıyorum çünkü çoğu kaliteli bir yapım olmuyor.
YanıtlaSilMeraklandım da bir yandan.Sanırım izleyeceğim :D
Beklentisiz başlayın lütfen. Hayal kırıklığına uğramanızı istemem ^_^
Silçok sağlam kore filmleri var aslında sizlere denk gelmemiş :) hepsini sayamam burda ama mesela 'Miracle In Cell No.7' kesin izleyin bu filmi
YanıtlaSilOlabilir ^^ Öneri için teşekkürler ^.^
SilBende öneride bulunayım bari çevremde Kore filmi izleyen kimsede yok hep yalnız tek izlerim en sevdiğim filmlerden birisi bu film diğeride masum şey ..
YanıtlaSil