26 Ağustos 2016 Cuma

Batgirl #2


Batgirl'ün ikinci sayısıyla -Beyond Burnside- buradayım. Birinci sayının yazısı için: Batgirl #1

Şimdi ilk sayı için "Olmuş bu" demiştim. Barbara'nın güçlü ve, eh, biraz da komik resmedilmesini sevmiştim. "Kötü değil ancak iyi de değil. Umut vadediyor, ikinci sayıda göreceğiz" demiştim. Gördük de.

Kapağın bu kadar tatlı göründüğüne bakmayın. Pek iyi şeyler söylemeyeceğim. Önce kısaca bir özet geçeyim. Önceki gibi panel panel yazmayacağım bu arada ^^

Babs, bu sayıda Singapur'da bulunuyor. Öncelikle burada ufak bir işi hallediyor ve önceki sayıda olan formül olayını düşünüyor. Bu sırada dövüştüğü kızın bir dövmesi olduğunu hatırlıyor ve bunun "öğrenci" ya da "çırak" anlamına geldiğini çözüyor. Buradan bir öğretmen olduğunu ve Fruit Bat'in bu öğretmeni bulmasını kastettiği çıkarımına varıyor. Daha sonra MMA (Mixed Martial Arts) eğitimine başlıyor ve eğitmeninin Gotham'dan geldiğini öğreniyor. Bu arada Kai ile aralarında -romantik anlamda- bir şeyler oluyor. MMA'ya başladı demiştim; eğitmeni Babs'a bir dövüş ayarlıyor. Babs rakibi ile çarpışırken bu kızda da bir dövme bulunduğunu fark ediyor.


Hızlı okunan bir sayı olmasına karşın, sürükleyici değildi. Yani elde tutulabilir bir olay yok. Var olan şeyi ise -bu formül meselesi yani- çok da merak etmiyorsunuz. En azından ben de böyle oldu. Yani ya olay çok güzel bir yere varacak ve ben ters köşe olacağım ya da hakikaten pek de heyecanlandırıcı bir seri olmayacak. Umarım ikinci seçenek değildir. İkinci sayı olmasına rağmen birinci sayı havası vardı. Yani ilk sayı yerine bu çıksaydı ya da bu sayı ilk sayının içinde olsaydı bir şey fark etmezdi demek istiyorum. 

Peki pek bir olay gelişimi yoktu ise ne vardı? Barbara'nın gelişimi mevcuttu. Sanırım, Hope larson Beyond Burnside'da bunu yapmak istiyor. Bilemiyorum. Ancak gerek var mı? Barbara Gordon'dan bahsediyoruz sonuçta. Hayranı olduğum için söylemiyorum bunu; DC'nin kadın karakterleri içinde Barbara'nın yeri kanıtlanmıştır zaten.

Bir de Kai ile gelişen romantik bir ilişki gelişmesi var! Yani, ben yıllarca Babs & Dick shiplediğimden midir (ah güzel (!) Türkçem...) nedir, gelemedim buradaki ilişki durumuna. Hem tekrar soruyorum: Ne gerek vardı?! Bir takım okuyucu kitlesi Barbara'yı romantik sularda görmek istiyor diye, gerek var mı böyle -tabiri caizse, ki caiz- ucuz ilişkilere?  Klişe ve ergence şeyleri seven biri olarak, "yabancı ülke + tanıdık yüz = romantizm" denklemini hiç hoş bulamadım da...


Peki bu kadar sevmediğim şey var da, sevdiğim bir şey yok mu? Tabii ki var. ^^ Dövüş sahnelerini, bilhassa son kısmı çok sevdim. Gerçekten "gerçek" bir çekişme gördük. Bakın buranın şukusunu  verdim ^.^ 

Sonuç olarak, gelişmesini beklediğim ancak pek de ilerleme göremediğim bir sayı oldu. Halbuki, Barbara'nın potansiyeli kullanılsa, şu an yayımlanan Batman'den (I am Gotham) bile daha iyi bir seri gelebilirdi. Sinirlendiğim şey, Babs'in bu kadar üstünkörü işlenmesi. Halbuki verilse Oracle Barbara'sının psikolojisi, verilse Birds of Prey atraksiyonu, bir de feminizm kısmı uçurulsa tadından yenmezdi. Kötü bir sayı değil ancak beklentiler işin içine girince durum buraya varıyor. 

Çizim ve renklendirmeye gelirsek: Renklendirmeyi sevdim. Çizimler bazı yerlerde epey sertleşiyor. Mesela burunlar ben buradayım diyor. Ona da gözünüz alışıyor bir yerden sonra. İşin çizim kısmına bir şey demeyeceğim yani ^.^ 

Umalım da, Hope Larson (ki kendisini severim, tatlı bir kadın gerçekten ^^) Barbara'nın potansiyelini görsün ve bizim görmek istediğimiz Barbara'yı versin. Hâlâ gelecek görüyorum ben ^.^ Gerçi umut vadetmese ne olacak? Ben ve benim gibi Barbara hayranları okumaya devam edeceğiz ^^

Hadi puan da vereyim: 6.5 / 10 



Share:

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumunuzu eksik etmeyin, her biri çok değerli^^