10 Temmuz 2020 Cuma

Batman #38: The Origin of Bruce Wayne

Üst edit: Bu çok çok çoooook önceden yazılmış bir yazıdır. Bilgisayarımda taslak olarak kalacağına, blogumda yayımlayamak istedim. Yayımlamadan önce yazıyı tekrardan okumadığımı, herhangi bir edit yapmadığımı belirtmek isterim.




Batman 38 Origin of Bruce Wayne inceleme
Sayı yine bir fillerdı. İtiraf etmeliyim ki doldurma sayıları bazen yazmak istemiyorum, bu soyaılar ana hikayeden genelde kopuk oldukları için bazen “inceleyebileceğiniz” ya da üzerine ekleyebileceğiniz pek de bir şey olmuyor. Ancak çok net söyleyebilirim ki, Batman #38, o tip sayılardan değil.



Çok kısa hikâyeye girip direkt yoruma geçeceğim. Annesi ve Babası ölen bir çocuğu konu ediniyor bu sayı. Matthew, bu kayıptan sonra Bruce Wayne’den yardım istiyor, ancak bir takım tuhalıklar var; misal Matthew’un kahyası ona “Master Bruce” diye sesleniyor. Olaylar gelişiyor ve bir takım cinayetler ortaya çıkıyor. Cinayetler önce Zsasz daha sonra Two-Face yapmış gibi gösterilse de Batman dedektiflik hünerlerini ortaya koyarak işin aslını ortaya koyuyor: Matthew, Bruce’a özenen fazlasıyla sorunlu bir çocuktur.






Batman’in dedektiflik yönüne odaklanan hikayelere bayıldığımı daha önceki yazılarda da pek çok kez söylemişimdir. Özellikle adeta bir karşılaştırmak yaparaka “Bruce öyle değil de böyle bir çocuk olsaydı nasıl olurdu?” gibi kendi içinde sorgulama yaparak Batman’in karaktarizasyonunu derinleştiren hikayelere bayılıyorum. Özellikle “herkes Batman olabilir mi?” burada en kilit noktamız.



İkincisi ise “Bruce Wayne kimdir?” sorusu. Çok net bir şekilde cevabını alıyoruz, ve Bruce’un (ve aynı zamanda Batman’in) neden bu kadar “harika” olduğu ise tekrar sorgulanıyor, kendi içinde tekrar cevaplanıyor. Burada uzun uzadıya irdeleyerek kafa patlatacak değilim – çünkü üç aşağı beş yukarı çizgi roman Batman’ine hakim olanlar buradaki ve sembolizmi çok çok rahat yorumlarlar. Benim değinmek istediğim nokta başka: Çizgi roman tekniği

Bu sayının tekniği o kadar iyi, o kadar güzel ki, sayı “akıp gidiyor”. Bunu söylemekten ben de çok sıkıldım ancak sinematogrofi muhteşem. Kamera açıları o kadar iyi ki, gerçekten hareket ediyormuş gibi hissettiriyor zihinde. Sayıda gerçekten boşa giden bir sayfa dahi yok.




Özellikle panel kullanımına girmek istiyorum, Batman çizgi romanlarında ima edilen panellerden tutun da sarmal kullanılan panellere, balonsuz kullanılan diyaloglara kadar pek çok tekniği görmüştük. Bu sayıda kullanılan panelleme yapısı çoğunlukla “çizgi roman” denince akla gelen, en klasik türden. Ama işte o kadar güzel yapılmış ki, gelecekte çizgi roman yapmak isteyen kişilerin incelemek isteyeceği bir sayı olmuş.


Sadece Matthew’un sahneleri değil, Batman’in diğer sahneleri de çok başarılı kullanılmış. Renklendirme de oldukça başarılı. Anlayacağınız sayının sanatsal olarak başarısı, Tom King’in öykülemesiyle de örtüşünce oldukça takdir edilesi bir iş çıkmış. Tom King’in burada oldukça nihai sonucu meseleyi dolandırmadan verme odaklı çalıştığını düşünüyorum. Çünkü çocuğun travmatik durumu, Batman’in dedektifliği ve yine Batman’in dramatik noktalardan beslenen duygu durumu oldukça pürüzsüz, asla göze batmayan bir şekilde ortaya konmuş.


Sonuç olarak, “olmuş bu” hem de fazlasıyla! (:


Not: Dennis O’Neil’a yapılmış bir gönderme vardı, gözlerden kaçmadı! ^^ Bu arada hikaye içindeki sayılarda ve söz konusu mektupta çok fazla gönderme aradım, bu doğrultuda aynı numaralardaki eski sayıları taradım ancak herhangi bir gönderme bulamadım. Bulan varsa bana da iletsin (:
Share:

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumunuzu eksik etmeyin, her biri çok değerli^^