Üst uyarı: Sarah’s Scribbles Collection ile bahsi geçen şu üç çizgi roman bir yazıda incelenecektir: Adulthood is a Myth, Big Mushy Happy Lump, Herding Cats.
İlk olarak, Sarah Andersen kimdir necidir ondan bahsetmek isterim: Kendisi 26 yaşında, Brooklyn’de yaşayan bir çizer. Zamanında Tumblr üzerinden yayımladığı webcomc’leri ile ünlenmiş, daha sonra, tahmin edeceğiniz üzere bu webcomicler kitaplaştırılmıştır. Kendisini şuradan stolklayabilirsiniz: https://sarahcandersen.com
Üst paragraftan anlayacağınız üzere Adulthood is a Myth (ve diğerleri) bu webcomic'leri içermekte. Yani karşımızda yeni nesil çizgi romanlardan biri duruyor. Bu eseri grafik roman olarak adlandırabilir miyiz? Hem evet hem hayır. Pek ala grafik roman tanımına uyacaktır ancak benim kişisel fikrimi soruyorsanız “Strip” demeyi tercih ederim.
Neden?
Sarah’s Scribbles bantlar halinde internette yayımlanmış bir çizgi roman, pek tabii ki doğasına uygun olarak (çoğunlukla) her bir sayfada başka bir konuya odaklanmak ve açıkçası bunu da yüzeysel bir biçimde yapmakta. Kitabın art work’ü için de bu cümlenin aynısını kullanabilirim, bir iki kare hariç Sarah Andersen’ın kendine has ama detaylı bir sanat sunmadığı kesin. Peki bu kötü bir şey mi? Asla. Bu konuya birazdan tekrar dönüş yapacağım.
Seri, bireyin, özellikle de kadınların modern hayatta var olmaya çalışmasını anlatıyor. Sarah, yetişkinlik denen olguyu anlamlandırmaya çalışmakta, modern toplumun kendisinden beklentilerini irdelemekte, bunlara ayak uydurmaya çalışmasını (ya da uyduramaması demek daha mantıklı) güzel bir mizahla bizlere aktarmakta. Özellikle, yazar, bir “millenial” olarak yaşadığı anksiyeteyi, ilişki karmaşalarını, toplumun kendisinden beklediği güzellik algısını, tembelliği, sosyal normları; anlayacağınız neredeyse her noktayı eleştirmekte, bunu da “Ben böyle düşünüyorum ama bunu da yaşayan tek benim, tuhaf biriyim” bakış açısıyla sunarak, aslında bize bunları herkesin yaşadığını göstermeye çalışmakta. Bu doğrultuda amacını oldukça yeterli bir şekilde okuyucusuna ulaştırıyor.
Ancak burada bir sıkıntı var diyebiliriz. Şöyle ki, okuduğunuz bu blogda insanların benden yazmamı istediği şeyleri, vaktim yettiğince irdelemeye çalışıyorum. Seriyi de yayımlandığı zaman halihazırda okumuş olmama rağmen, bu çizgi roman incelenmem istendiğinde, kendi kendime bir ufak çaplı “neden ki?” diye sordum. Çünkü bu eser uzun uzadıya incelenecek, işte “şurasında şu gönderme var, burasında bu anlatılmak isteniyor” diye hakkında atıp tutabileceğim bir eser değil. İlk olarak internette yayımlamak için oluşturulan bir eser olduğu için bir tema içinde ilerlemekte, ancak bir bütünlük içinde değil. “Oku ve geç” mantığında üretildiği için üzerine düşünüp kritik yapacağınız yahut yapmanız gereken bir çizgi roman serisi değil. Onun için de bu yazı en iyi ihtimalle bir tanıtım yazısı olabilir. Ancak ben yine de biraz daha fazlasını yapmaya çalışacağım.
Sarah Andersen, çizgi romanlarda kendini çiziyor. Yarı otobiyografik diyebileceğimiz bu eserlerde günlük hayatında kafasında geçen düşünceleri kağıda aktarıyor. Haliyle biz onun tecrübelerini yine onun eleştirisiyle okuyoruz. Ancak, Sarah kendini olduğu gibi yansıtmıyor. Kendisini ve görüntüsünü biraz araştırırsanız ne demek istediğim daha da anlaşılacaktır.
Eserin şu iki yanını oldukça sevdim:
Birincisi, Sarah’nın bir kadın olarak gerçekten güzel noktalara değinebilmesi ve “hakikaten ya!” dedirtebilmesi. Örnekse regl dönemi durumlarını ve bir çizer olarak yaşadığı şeyleri okumayı oldukça keyifli buldum. Üçüncü eserde daha bir “ilişki içerisinde” gördüğümüz Sarah, “Evet gerçek hayat bu” diye düşündürtebiliyor. Öte yandan sosyal ilişkileri ile dalga geçebilmesi de aslında bu “yetişkinlik” durumunu çözdüğüne yorulabilir (:
İkincisi ise çizgi romanın sanat tarafı. Üst kısımda buraya değineceğimi söylemiştim. Sarah bildiğiniz sketchler üzerinden ilerlemiş, hatta kimileri bunları sketch olarak bile adlandırmayacaktır bunu. Ancak kitabın kompozisyonu ile gerçekten uyum halinde olduğunu düşünüyorum, üzerinde aman aman durulmamış anlık çizimler bunlar, haliyle benim beş yüz kelimedir anlatmaya çalıştığım şeyi Sarah başarıyor: çizimlere çok da kafa yormadan bir sonraki duruma geçiyor, sonra da bir sonraki kitapta buluyorsunuz kendinizi, yani sade ancak amacına çok uygun.
Öte yandan bu üç eseri de bir oturuşta okuyup kalkarsınız. Ancak bu okumanın üzerinden biraz vakit geçtiğinde “Ne anlatıyordu bu kadın ya?” deyip hatırlamamanız çok büyük bir olasılık. Bu arada unutmadan ekleyeyim, eserler birbirinden bağımsız olarak okunabilir.
Bu seri Türkiye’de yayımlandı mı emin değilim. Ancak comixology fiyatları on dolar civarı: https://www.comixology.com/Sarah-Andersen/comics-creator/78827
Burada söylemek istediğim şey şu, on dolar bu eser için verilir mi? Pek tabii ki. Ancak (totalde) otuz dolara alabileceğiniz daha iyi çizgi romanlar var mı? Kesinlikle. Yani çizgi roman dünyasına yeni giren bir okuyucuysanız bu fiyata “okumanız gereken” farklı türde çizgi romanlara yönelebilirsiniz.
Yazıyı toplayacak olursam, Sarah’s Scribbles oldukça keyifli bir seri idi. Ancak okuması şart mı? Pek değil.
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumunuzu eksik etmeyin, her biri çok değerli^^