29 Haziran 2017 Perşembe

Batman & The Flash #21 - 22: The Button



Öncelikle okuma sırası şu şekilde:
  • Batman #21
  • The Flash #21
  • Batman #22
  • The Flash #22
Eveet, artık Batman’i yazmaya devam edebilirim. Ancak şunu belirtmem gerekir ki, aslında The Button’ı yazmayıp direkt #23’den devam edecektim. Daha sonra blogda yazılar arasında boşluk kalmasına gönlüm el vermedi ve yazayım dedim. Crossover’ı yayımlandığı zaman okumuştum – eh takdir edersiniz ki üzerinden epey zaman geçti. Onun için aklımda kalan bir iki duruma değinip yazıyı bitirmeyi planlıyorum. Öyleyse gelsin spoiler bölümü:



Bizim Watchmen’in butonu mevzu bahis malumunuz; bu buton Psycho-Pirate’ın maskesi ile etkileşime giriyor ve Batman de bu durumu Barry’ye haber veriyor. Barry de bir dakika içinde yanında olacağını söylese de Batman bir anda Barry’nin geldiğini sanıyor. Oysa ki gelen kişi, Eobard Thawne’dı. Evet evet, Reverse Flash’ın ta kendisi. Daha sonra Batman, Flash gelene kadar zaman kazanmaya çalışıyor ancak Eobard Thawne, Batman’i oldukça sağlam dövüyor. Derken Eobard Thawne, Watchmen butonunu eline alıyor ve bir anda mavi bir ışık görüyoruz. Eobard Thawne ölüyor, cesedi saniyeler içinde çürürken de “I saw God” diyor.

Bunun üzerine Bruce ve Barry bir zaman yolculuğuna çıkıyor. Bu yolculuk sırasında pek çok gönderme görüyoruz, bu noktada Crisis on Infinite Earths ve Identity Crisis göze çarpıyor. Bu yolculuk sırasında Flashpoint sürerliliğine gidiyoruz. Thomas Wayne’i görüyoruz. Aquaman ve Wonder Woman, Thomas Wayne’i öldürmek için ittifak olmuş. Ancak burada Flashpoint sürerliliği siliniyor, Bruce babasını kurtarmaya çalışsa da babası orada kalıyor ve oğluna Batman olmamasını, bir hayat kurmasını tembihliyor.

Batman ve Flash, Flashpoint sürerliliğinden çıktıktan sonra, akışta Eobard Thawne’ı elinde buton ile görüyorlar. Barry ölümü konusunda onu uyarsa da Eobard Thawne bildiğini okuyor ve aslında ölüme gidiyor. Bu sırada Jay Garrick piyasaya çıkıyor ve bizimkilere yardım ediyor. Tıpkı Wally gibi, kendini hatırlatmaya çalışsa da amacına ulaşamıyor. En azından şimdilik.



Eveet, böylece asıl kısmımıza geliyoruz. Bu crossover’da Watchmen ile ilgili hiçbir şey öğrenemedik. Açıkçası zaten pek bir şey beklemiyordum ancak yine de evrenin kurgusuyla alakalı bir şeyler öğrenebiliriz diye düşünmüştüm ki, öyle olmadı.

Seride ilk göze çarpan aksaklık, Batman’in Reverse Flash’e –neredeyse- hiçbir şey yapmamış olması. Tamam Eobard Thawne’dan bahsediyoruz, kendisinin villainların arasındaki yeri bellidir; oldukça iyi bir karakterizasyonu olan karakter, yapabilecekleri yazarların hayal dünyası ile sınırlı ancak tüm bu söylediklerim Batman için de geçerli. Batman’den bahsediyoruz, kimlere kimlere ayar çekmiş bir karakter, potansiyeli sınırsız; ancak kendi “yuvası”nda tek yapabildiği şey Reverse Flash’in ayağına batarang saplamak olmamalıydı. Demek istediğim şu; Batman kazanmak zorunda değil, ancak yapabileceklerini ben bile hayal edebiliyorken, bu neydi şimdi? Yazılarıma daha önce denk geldiyseniz, öyle her şeye saldırmam. Genel olarak “daha iyisini yazabilecek miydim?” sorusunu sorarım kendime ve bu doğrultuda sevmediğim kısımları da “şu yüzden bana hitap etmedi” diye açıklarım. Ancak ben bile burada oldukça muhteşem bir çekişme potansiyelin heba edildiğini söylüyorum. Halbuki epik sahneler görebilirdik, neyse.

Bununla birlikte Barry ve Bruce’un arasındaki dinamikleri ortaya temiz bir şekilde koyduğunu söyleyebilirim: Neden birbirlerine benzediklerini ve birbirinden neden ayrı şeyleri yansıttıklarını, arkadaşlıklarının diğer karakterlere göre biraz daha empatiye dayandığını ortaya koyuyor. Ha, açıkçası bunlar standart bir DC okuyucusunun, hele hele iki karakterin de takipçisi olan insanların söyleyemeyeceği şeyler değil pek tabii, ama yine de okumak başka bir şey. Yüz kere de okusam keyif alırım ben, çünkü kurguya her daim derinlik katıyor. Derinlik demişken;

ALL HAIL THOMAS WAYNE!!!

O nasıl güzel bir tasvirdi! Ay yerim! Açıkçası Thomas Wayne’in ölü kalması gerektiğine inananlardandım, tıpkı Jason Todd’ın ölü kalması gerektiğine inandığım gibi. Ay cani demeyin hemen açıklıyorum: Bunlar Batman’in psikolojisini, dönüştüğü “şeyi” direkt etkileyen olaylar. Travmaları yani. Travmaları sayesinde yakınlık kurabildiğimiz bir karakterin karşısına geri getirirsen o “şeyler” aynı kalmaz. Yani kurgunun etkisi geçeeer gider… Çizgi romanın doğasında vardır bu: karakterler genellikle ölmez, bir şekilde geri gelir. Ancak bazıları değil. Bazıları öyle kalmalı.

Dolayısıyla olası bir baba ve oğul birleşmesinin, Batman’in psikolojisini etkileyeceğinden korkuyordum. Seride de böyle düşünülmüş olacak ki, son kısımda Bruce’un babasını tekrar kaybetmesi vurgulanmış. Yani karakter konusunda bir noktada daha vurucu bir etki olmuş olabilir.

Ayrıca itiraf edeyim; Eobard Thawne'nın, Bruce’un babasından gelen mektubu yok etmesine bildiğiniz dertlendim, üzüldüm. "Duur yapma" diye haykıracaktım ki, bir çizgi roman kurgusu olduğunu hatırlayıp kendime geldim. Evet, sakinim.

Serideki bir mantıksız durum ise Aquaman ve Wonder Woman’ın ittifak oluşturmasıydı. Maskenin altında kim olursa olsun, Batman’in her daim oldukça güçlü bir karakter olduğunu ve onu durdurmak için en olmayacak karakterleri bile bir araya getirmelerini anlıyorum. Ancak bu Fashpoint’in Aquaman’i ve Wonder Woman’ı için geçerli olabilecek bir durum değil. Hayır FP’de dünyayı yerle bir eden iki karakterin, Thomas Wayne’i indirmek için bir araya gelmesi nedendir? “Sebebi neydi ki?” diye soruyor insan. Altını doldursalardı bir şey demezdim ancak, sırf baba & oğul Batman’leri birlikte savaştırmak için de bu yapılmaz. Yani yapılabilir pek tabii, ancak böyle havada bırakılmaz. Yine heba edilen bir potansiyel görüyorum. Üzülüyorum sonra :/

Ayrıca muhteşem bir Wayne draması okuyabilirdik? Yine beklediğimizi aldık mı? Maaalesef :(




Diğer ilginç bir nokta ise yine sürerlilik. Evet artık Dr. Manhattan olduğu kesin; Watchmen’de Laurie’ye söylediğini birebir buraya aldılar. Yani Dr. Manhattan, Laurie ile konuşurken bizim sürerliliğimizi görüyor olabilir, buna tamamım. Ancak Watchmen sürerliliğini bizim evrene nasıl dahil edecekler, nasıl toparlayacaklar işte bunu çok çoook merak ediyorum. Ya kurgu harikası bir şey olacak ve okurken yerimizde duramayacağız, ya da yine soru işaretleri tamamlanmayacak ve biz kendi zihinlerimizde kurduğumuz evrenle yola devam edeceğiz. Bilemiyorum. Ancak yapılan göndermelerle de Crisis on Infinite Earths’ü ve Identity Crisis’i sürerliliğe kabul edebiliriz bence.

Toparlamadan önce son söyleyeceğim şey ise, finalde Watchmen’in yazılma stilini görmek beni oldukça memnun etti. Kabul ediyorum gönlü çok çabuk çalınan bir okuyucuyum, bir gönderme ya da bir bitirme şekli memnun olmama yetebiliyor asdfghjklş



Yani elimizde şunlar var:

(+) Thomas Wayne’i görmek güzel. Temiz bir ayrılış oldu.

(+) Barry ve Bruce’u bir arada görmek çok keyifli.

(+) Yapılan göndermeler iyi.

(-) Reverse Flash ve Batman’in ele alındığı kısım kötü.

(-) Akıllardaki soru işaretleri hiç gitmedi. Sürerlilik konusuna pek takılan bir insan değilim ancak bunu ciddiyetle bekleyen, her şeyin artık tastamam yerine oturmasını bekleyen insanların beklentisi hâlâ havada.

(-) Göndermeler iyi olsa da kısım kısım eski çizgi romanları okuyormuş gibi bir hava vardı. Dergiler artık yirmi küsuruncu sayılarına geldi, Rebirth başlayalı aşağı yukarı bir yıl oldu. Yeni okuyucular artık aşinadır evrene, her şeyi kutu kutu açıklamaya gerek yok sanırım.


Toparlarsak kendi içinde iyi noktaları olan ancak pek çok potansiyel vadeden noktayı kullanamamış bir crossover olmuş. Daha iyisi olabilir miydi? Kesinlikle. Ancak Watchmen hastası olarak bir insan olarak, yine de beni kazanan bir crossover oldu. Hem, Barry ve Bruce’u bir arada görmek her daim çok keyifli.



Böyle işte.
Share:

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumunuzu eksik etmeyin, her biri çok değerli^^