12 Mart 2017 Pazar

Batman and the Mad Monk


Yayınlandığı Tarih: Ağustos 2006 - Ocak 2007
Hikaye: Batman and the Mad Monk
Yazar: Matt Wagner
Çizer: Matt Wagner
Yayıncı: DC Comics

Batman and the Mad Monk, altı sayılık, 2006 - 2007 yıllarında çıkmış bir seri. Matt Wagner'in yazıp çizdiği bu seri, direkt olarak Batman and the Monster Men'in devamı niteliğinde. Ayrıca, Batman and the Mad Monk, Detective Comics #31-32 (1939, Batman versus The Vampire, Gardner Fox & Bob Kane)'in yeniden kurgulanmış hali.

Dark Moon Rising olarak geçen bu iki seri (Batman and the Monster Men ve Batman and the Mad Monk) Year One'ın devam serilerinden sayılıyor. Zaman akışı olarak Year One ile The Man Who Laughs'ın arasında bir yerde yer alıyor. Hatta Dark Moon Rising serisi kimi yerlerde "Batman: Year 1.5" olarak geçmekte. Tabii ki seri birbirinden bağımsız olarak okunabilir: Mad Monk'un Monster Men ile bağlılığı sadece Norman Madison. Genel hikayeyi anlamakta bir zorluk çekmezsiniz ancak benim kişisel tavsiyem önce Monster Men'in de okunması yönünde. Okuma eylemi daha kaliteli olmuş olur böylece.

Çok kısa sayılarda neler olup bittiğini anlatacağım. Seriyi okumak istemeyen ancak neler olup bitmiş diyen arkadaşlar okuyabilir. Yok seriyi zaten okudunuz, sadece yorum kısmını okumak için buradaysanız bu kısmı gönül rahatlığı ile atlayabilirsiniz.

Batman and the Mad Monk #1

Catwoman'ı görüyoruz çok kısa. Batman'i göğsünden çiziyor haliyle Batman'in kafası uçuyor. Bir yandan Julie Madison, uzun süredir Bruce'u beklemekte. Alfred Julie'ye gelemeyeceğini haber veriyor. Öbür yandan Gordon Batman'i beklerken bir saldırıya uğruyor. Bu sırada Batman geliyor ve Jim'i kurtarıyor. Julie eve dönüyor ve babasının paranoyak hallerine şahit oluyoruz. Gordon ise Batman'i morga götürüyor ve bir kaç ceset gösteriyor. Vücutlardaki kanın neredeyse tamamı çekilmiş ve boynundan yaralı halde bulunuyorlar. Batman ilk etapta bu duruma bir yanıt bulsa da bu şekilde bulunan cesetler birden fazla olunca bunun bir tesadüf olmadığına kanaat getiriyor. Daha sonra Dala isimli bir kadını görüyoruz ve bardan genç bir kızı bayıltıp kaçırıyor.

Batman and the Mad Monk #2

Maske içinde Dala'yı görüyoruz. Bardan kaçırdığı kızı bağlamışlar ve bir çeşit ayin yapıyorlar. Kırmızılar içinde Mad Monk'u da görmemiz uzun sürmüyor. Mad Monk kızın boğazını ısırıyor ve kanını bu ayindeki herkes içiyor. Daha sonra Julie ve Bruce'u görüyoruz, Julie babası hakkındaki endişelerini anlatıyor. Bu arada Norman Madison, Maroni ile borcu hakkında konuşmaya gitmiş. Maroni ona borcu olmadığını söylüyor. Daha sonra Batman, Harvey Dent'in yanına Roman ve Maroni hakkında konuşmaya gidiyor ve anlaşmaya yapıyorlar. Gordon da istismar edilen yeni bir ceset buluyor. Batman cesedi kontrol ediyor. Dala'yı ve Mad Monk'u maskesiz görüyoruz. Batman'se bu "kardeşlikten" olan iki kişinin konuşmasına şahit oluyor.

Batman and the Monk #3

Batman şahit olduğu konuşmanın üzerine gidiyor ve bir kardeşliği ve "The Monk"u öğreniyor. Jullie ise bir barda arkadaşlarıyla takılmakta. Onlara babasıyla olan durumu anlatmaya çalışsa da arkadaşları umursamıyor. Bunun üzerine biri muhabbete dahil oluyor, anladığınız üzere Dala. Julie'yi dinliyor ve ona biriyle görüşmesini tavsiye ediyor; Niccolai Tepes. Carmine Falconi ise Sal Maroni ile konuşuyor. Norman Madison'ın borcunu istiyor. Julie ise Niccolai ile görüşmeye gidiyor. Niccolai kanının bir kısmını içse de Julie'nin gitmesine izin veriyor. Bruce da boynundaki yarayı fark ediyor ve sayı bitiyor.


Batman and the Mad Monk #4

Niccolai ve kardeşliği ihanet eden adama işkence etmesiyle başlıyor. Bruce da vampirlik hakkında düşünüyor ve gümüşten Batarang yapıyor. Gecenin bir vakti, Niccolai, etkisine almış olduğu Julie'yi şatosuna tekrar çağırıyor. Tabii Batman de onu izlemekte. Şatoya varan Batman, Niccolai'nin kutlarıyla kapışıyor. Şatoya birinin sızdığını fark eden Niccolai, kurtlarına güvendiğinden bunu çok umursamıyor.

Batman'se bu kurtları aşıyor ancak, bir labirentte takılıp kalmış gibi başka bir engelle karşı karşıya kalıyor: Birbirine yaklaşan iğneli duvarlar.

Batman and the Mad Monk #5

Batman, birbirine yaklaşan iğneli duvarlardan kıl payı ancak hasarlı bir şekilde kurtuluyor. Julie'nin güvenli gittiğine kanaat getirerek şatodan ayrılıyor ve Gordon'ın yanına gidiyor Gordon'sa Batman'in her zaman orada olup olamayacağını sorgulamakta yine. Batman ona, kendisini neden çağırdığını sorunca, "çünkü yapabiliyorum" diyor. Batman'in ona iletişim kurması için verdiği aleti atıyor ve ileride onunla iletişim kurmak isterse bunu daha açık bir şekilde yapacağını söylüyor. Batsignal'in işaretlerini alıyoruz yani. Daha sonra Batman, Julie'nin penceresinden ona bakıyor ve mağaraya dönüyor. Alfred'le, bu vampir hakkında konuşuyorlar ve konu Superman'e gidiyor. Bruce'un aklına tabii ki o anda bir şey düşüyor. Daha sonra Julie'yi ve babasını görüyoruz. Norman Madison, vasiyetini, hesaplarını, şifrelerini, her şeyi Julie'ye bırakarak gidiyor. Julie'nin, Niccolai'nin etkisinde olduğunu unutmayalım; elinde ne var ne yoksa ona götürüyor. Daha sonra, Bruce, annesi ve babasının öldüğü geceyi rüyasında görüyor. Tek bir farkla, annesinin yerini Julie almış, o ölüyor. Bu rüyadan uyanıp, Batmobile'e atladığı gibi şatoya gidiyor. Julie, kurban edilmek üzere.

Batman and the Mad Monk #6

Son sayıya geliyoruz, Batman, Batmobile ile ayinin tam ortasına dalıyor. Mad Monk'un oldukça hızlı olduğunu görüyor ve tabii ki gümüş Batarang işe yaramıyor. Mad Monk kaçıyor. Bu arada Norman Madison'ı görüyoruz, Sal Maroni'nin karşısına çıkıyor. Maroni'nin adamları Madison'ı vuruyor. Batman, Mad Monk'u takip etmişti. Onlar da çarpışır. Bir yandan Julie ve Dala karşı karşıya gelir. Daha sonra Batman büyük bir patlama olmadan Julie'yi dışarı çıkarır ve suni-teneffüs yaparak geri getirir. Julie'ye gerçek kimliğini açıklar. Mad Monk'un hikayesini, reenkarne oluşunu çok kısa bir şekilde öğreniyoruz ve Julie'nin Bruce'u terk ettiğini görüyoruz. Bruce'u, daha doğrusu Batman'i terk ederek Afrika'da yardım işlerine katılmaya gitmiş. "Savaş devam eder" ve biz "Flying Graysons" posterini görürüz. Seri de burada biter.

Değerlendirme


Her zaman, her şeye profesyonelce yaklaşan, "her duruma hazırlıklı olan" ve karşısındakini bırakın yanındakilerin bile üç beş adım ötesini hesaplamaya çalışan bir karakterin, yani Batman'in acemilik yıllarının merak konusu olduğu bir gerçek. Sonuçta en yakın arkadaşının bile zayıf noktasını aklının bir köşesine yazan ve her şeyden, herkesten şüphe edebilen bir karakterin "böyle olmadığı" zamanlarda vardı. Tabii bu bakış açısına göre değişeceğinden, herkesin kabul edebileceği şeyi söyleyelim: Tabii ki Batman de bir zamanlar acemiydi.

Okuyucu bunu seviyor olsa gerek DC, Batman'in bu "ilk yıl" sonrası zamanlarına değinme ihtiyacı duymuş. Bunun kesinlikle "duygusal" sebeplerden olduğunu söyleyebiliriz, hayır canım ne parası? DC kesinlikle biz hayranları düşündüğünden çıkarmış bu serileri, yoksa öyle şeyler düşünür mü hiç?!

Şahsen eğer kaliteli bir iş sunacaksa buyursun cüzdanımı boşaltabilir. Benim gibi bir karaktere takan insanlar için bu tarz seriler gerçekten çok çok önemli. Hayran olduğunuz karakterin çıktığı ilk basamakları görüyorsunuz, nasıl bir yol izlemiş, neler düşünmüş ya da düşünememiş gibi pek çok noktayı aydınlattığından, Batman'in ustalaşmaya giden yolunu, en az şimdiki durumunu okumayı sevdiğim kadar seviyorum.

Ancak Batman and the Mad Monk için ilk etapta söylenecek bir kaç şey var. Batman and the Monster Men iki türlü okuyucu kitlesine de hitap ediyordu: Hem DC'ye, (hatta Batman'e) yeni başlamış okuyuculara, hem de zaten DC'de güncele yetişmiş ancak geri kalan zamanda neler olmuş bitmiş öğrenmek isteyen, daha tecrübeli okur kitlesine de aşağı yukarı aynı okuma zevki vadediyordu. Ancak Mad Monk, bu durumda biraz daha tecrübeli okur kitlesine yönelik bir seri. Bunun sebeplerine birazdan zaten değinmiş olacağım. Yani demek istediğim, yeni bir okursanız okuma listelerine uyarak Year One, Monster Men ve Mad Monk diye gittiyseniz, Batman evreninde biraz daha tecrübeli hale geldikten sonra bu seriyi tekrar okuyun derim. Ayrıntıları kendiniz fark ettiğinizde ne demek istediğimi anlayacaksınız zaten. Gelelim üzerinde durmak istediğim noktalara.



Birincisi, Catwoman'ı görüyoruz. Ancak Catwoman'ın görülmesi sadece hayranlara yapılan bir jest değil, Batman'i uyuşturmasıyla Gordon'un iç konuşmalarına da şahit oluyoruz.Batman evreninde bir şeylere kuşkuyla yaklaşan sadece Batman değil, Gordon'ın da "Batman her zaman burada olacak mı ya da olabilecek mi?" gibi kendine sorduğu sorular var. Ve bence bu hem seriye, hem de evrene ufak ama önemli bir dokunuş. Üstelik sadece korkularını dile getirmiyor, "No offense, but I don't like the fact that this is becoming a habit--You and I staring down at the helpless victim of some damn lunatic!" diyerek aslında bundan sonraki yaşamlarının nasıl olacağına dair, istemese de, bir öngörüde bulunuyor. 

Diğer nokta ise, tabii ki Harvey Dent. Harvey Dent'in altyapı çalışmaları güzel verilmiş. Batman de Harvey'nin içinde bir çatışma olduğunun farkında. Ancak bunu tam konumlandıramamış. Harvey için "...I've often wondered how I knew that Harvey Dent would be sympathetic to my cause. There is a real dichotomy in Harvey. Part of him is bound by the rule of law... While the other half smolders for justice. In that sense, we understand each other."  Böylelikle, sadece Batman'in acemilik zamanlarına tanık olmuyoruz, Batman evrenindeki diğer karakterlerin gelişimine de tanık oluyoruz. 



Diğer karakterler demişken... Bilmem fark ettiniz mi, Carmine Falcone'un suratındaki çizgiler yanlış taraftaydı. Yani Matt Wagner'in bunu bilmemesine imkan yok, kasıtlı olarak yaptığı bir şey diye düşünüyorum. Hayır, adam Chanel No. 5'e (Coco Chanel'in piyasaya sunduğu ilk parfüm) gönderme yapmış, bunu bilmemesi imkansız gibi geliyor. Bence yine tecrübeli okuyucuyu aktif kılmak için yapılan bir detaydı. 



Detayların sonuna gelemiyoruz efendim, yine çok çok güzel bir gönderme vardı: Superman. Vampirlerin ve diğer doğaüstü varlıkları çözmeye çalışırken Superman'in aklına gelmesi eklenen şık göndermelerden. Burada da yine Batman'in dedektifliğine güzel bir vurgu yapılmış. 

Göndermelerin sonuna gelebilirsem, genel fikrimi belirtip yazıyı bitireceğim. İlk sayının kapağı Detective Comics #31 baz alınarak çizilmişti, Son sayıda da, Batman'in monologunun ardından bir Joker göndermesi gördük. Daha doğrusu Batman: The Man Who Laughs'a bağlanıyordu. Ancak bu monolog bana bir miktar Year One'ın epilogunda Gordon'un yaptığı monologu hatırlattı. (Just sayin'!) Kapanışta da "Flying Graysons" göndermesi ile uçurdu diyebilirim. 



Çok azıcık da genel kurgudan bahsedeyim. Monster Men'de net bir şekilde Frankenstein esintileri vardı. Burada da tabii ki Dracula etkisi vardı. Zaten Bram Stoker'ın Dracula'yı yazarken Vlad Tepeş'ten etkilenerek yazdığını biliyorsanız ne demek istediğimi anlamışsınızdır. 

Seri "yeni vampir edebiyatı"nın oldukça uzağında. Yani daha çok eskiden beslenerek yeni ile iyi bir denge sağlanmış. Misal Batman'in aklına gümüşten Batarang yapmak geliyor ama gümüş bizim vampirimizi etkilemiyor. Bu noktada iyi bir denge sağlamış. Ne çok klişeye düşmüş ne de yeni nesil saçmalıklara ayak uydurmuş.

Mad Monk. Yani serinin kötüsü Niccolai Tepes, son sayıya kadar hakkında çok da bir şey öğrenemiyoruz esasen. Hatta Dala hakkında daha çok şey veriliyor. Buna dayanarak, keşke altı sayı sürmeseymiş dedim. Yani uzatmak için biraz doldurma kısımlar vardı. Ancak Batman'le karşılaşmasının çok iyi olduğunu söyleyebilirim. "Sen beni korkutamazsın, senin gibi pelerinlileri yüzyıllardır görüyorum ben" minvalinde konuşarak çok sağlam bir final yaptı bence.

Sonuç olarak, Mad Monk gibi eski bir kötünün yeniden revize edildiği, güzel bir seri. Kabul edelim, Batman'in Joker'den önce Mad Monk ve "kardeşlik" gibi bir olguyla savaşması ilginç bir nokta. Matt Wagner'in tarzı çok komplike değil, hatta oldukça Batman: The Animated Series'ın tonuna bağlı kalmış. Klasik Batman etkilerini alttan alta vermekle birlikte, Batman'i Christopher Nolan Batman'i ile tanımışsanız ve çok da üzerine gitmemişseniz size farklı bir Batman sunacağından emin gibiyim. Ancak dediğim gibi, Batman üzerine tecrübe kazandıktan sonra tekrardan bir göz gezdirmenizi şahsi olarak öneririm. 

Yazı daha önce Çizgi Kafe'de yayınlanmıştı: http://www.cizgikafe.com/2017/02/batman-and-mad-monk.html

Share:

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumunuzu eksik etmeyin, her biri çok değerli^^