14 Kasım 2016 Pazartesi

Julieta

Evvvet! Bir Pedro Almodovar filmi ile buradayım. Hayır filmekimi'ne gidemedim. (Hayatıma bir kez daha sövüp geliyorum, bi' saniye). Ve hayır, yakın zamanda filmi izleme gibi bir niyetim yoktu. Ancak Hikaruivy de blogunda yer vermişken izlememek olmazdı. Bu arada onun yazısı için tıktık. Hadi okuyun gelin bekliyorum ben. Bu arada yazıya başlamadan söyleyeyim, gidişat nasıl olur bilemiyorum. Kafama ne eserse onu yazacağım, yani spoiler olabilir, aman dikkat! ^^

Film henüz bu yıl çıktı. Filmle ilgili detayları imdb'den bakabilirsiniz. Konusu ise şöyle: Ellili yaşlarda olan Julieta bir gün yolda eski tanıdık bir yüze rastlar ve bunun üzerine sevgilisi ile Portekiz'e gitmekten vazgeçer ve Madrid'de kalır. Apar topar eski dairesine taşınan Julieta'nın yaşam öyküsüne tanık olacağız. Bu arada film üç adet hikayeye dayanmakta. Hikayeleri henüz okumadığımdan ötürü filmin bu yönüne bir bakış açısı getiremeyeceğim. (Okuyunca editlerim belki.)(Editlemem)(Aman bilmiyorum)

Afişten de anlayacağınız üzere film tam bir Almodovar filmi. Renkler, geçişler filan çok güzel. Film hakkında bir bilgiye sahip olmadan izleseniz "Bu Almodovar filmi ya"derdiniz yani. Neyse parça parça gideyim.

Film başlar başlamaz kırmızının odak noktası haline getirilişini görüyoruz ve bir anda kırmızılar içinde Julieta beliriyor. Çok hoş bir kadın olduğunu söylememe gerek yok ve ilk andan itibaren bir yaşanmışlık hissediyorsunuz ve bu kadının hikayesini öğrenmek istiyorsunuz. Kızına yazdığı mektupla geçmişine gidiyoruz ve yaşadıklarını bir bir öğreniyoruz.

Almodovar ve renklerle olan ilişkisini Julieta'nın bilhassa gençliğinde görüyoruz. Ancak gittikçe bu renkler sıradanlaşıyor pek tabii Julieta da durgunlaşıyor. Üstelik Julieta hikâyesinin başlangıcından veri hak verilen karakter. Yani, Volver'e göre buradaki erkek karakterler o kadar can yakıcı türden değil. Bu doğrultuda Julieta feminizmin doruklarını yaşayan bir kadın da değil. (Burada tabii ki feminizmi erkek düşmanlığı gibi göstermiyor, kurulan dengeden bahsetmeye çalışıyorum.^^)

Öncelikle Julieta trende eşi olacak insanla yani Xoan'la tanışıyor ve ileriye gidiyorlar. Daha sonra Xoan'ın yanına gittiğinde, Xoan'ın zaten hali hazırda evli olduğunu ancak karısının Julieta oraya gitmeden hemen önce öldüğünü öğreniyoruz. Eh, film Julieta'nın hikayesini anlatacak, bizim de Julieta'nın tarafında olmamız gerekli. Empati / Sempati dolayısıyla, biz bu hanımefendi ile ilgili hiçbir şey öğrenemiyoruz. Çünkü -bilmese de- Julieta ikinci kadın durumunda. Ama dediğim gibi biz Julieta'nın tarafında yer almamız gerektiğinden, bu kadınla ilgili hiçbir şey öğrenemiyor, ona bir sempati veya yakınlık duyamıyoruz.

Julieta'nın farklı farklı kişiler tarafından -yani dönem değiştikçe oyuncu da değişiyor- hoş bir detay olmuş. Özellikle saçlarını kurulama sahnesinde havluyu kaldırınca Julieta'nın yaşlanmış olduğunu vermek çok çok güzel bir sahneydi. Hani sıfır prodüksiyonla bu kadar etkileyici olmak -en azından benim için- zordur. İnsanın acıyla olgunlaştığını, deyim yerindeyse piştiğini böyle güzel bir şekilde vermiş Almodovar.

Filmin ilginç bir romantizmi var, daha doğrusu buna Almodovar klişesi diyenler de var. Bana kalırsa biraz "Eden bulur" durumu işlenilmiş. İki eşini de aldatan Xoan öldü, annesine yokluğuyla yıllarca tabiri caizse işkence eden kızı yine çocuğundan çekti. Xoan'ın Julieta'yı aldattığı kadın -hem de arkadaşıydı- felç oldu. Yani evet, kesinlikle bir "Eden bulur" durumu sezdim.

Bir diğer noktası ise, yine bir nokta ise, feminizm. Julieta, kocasının kendisini aldatan kadınla arkadaş kalabilmiş, en azından iletişim kurabildiğini görüyoruz. Bu durum bence, biraz da Julieta'nın olayları kabullenişini yansıtıyor. Üstelik Julieta mesleğini yapmaya çabalayan bir kadın olarak verilmiş. Bu noktada Ulysses ile ilgili sahne çok güzeldi.

Anita'nın biraz boş bir karakter olması, arka planının doldurulmaması yine onu haklı bulmamamız içindi bence. Filmde sabit kalabilen bir karakter de yok, herkes, her şey bir yere savruluyor. Anlayacağınız değişim de çok iyi işlenmiş. Aşırı duygusala bağlanmadan akıcı bir şekilde vereceğini verip gitmiş Almodovar reyiz.


Sonuç olarak, gayet güzel bir Almodovar filmi. Belki başyapıtı değil ancak olmasına da gerek yok. Bütün renkleriyle, geçişleriyle, karakterleriyle, mesajıyla, kıyafetleriyle, makyajlarıyla, objeleriyle, her şeyiyle "Olmuş bu film." Bu arada film bitmiyor. Her şekilde en başa dönen karakterlerimiz, daha doğrusu Julieta, kızına doğru gitmeye başlıyor. Film bitmiyor çünkü onca zamanın kaybıyla, bu ikilinin hikayesi yeni başlıyor. Yaniiiiiii izleyin işte (:

"Yokluğun hayatımı dolduruyor ve onu yok ediyor."


Share:

2 yorum:

  1. Dün akşam izledim ve Julieta'nın kızına sinir oldum.
    Özellikle hikayenin ikinci yarısı oldukça iç acıtıcıydı bence. Kırmızının kullanılışınada -dediğin gibi- bayıldım

    Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, Anita beklemediğim bir karaktere dönüşüverdi ^^ Beğenmenize sevindim ^^

      Sil

Yorumunuzu eksik etmeyin, her biri çok değerli^^