22 Nisan 2016 Cuma

En Sevdiğim Kore Dizileri

Zamanda yolculuk mu yaptım ne oldu öyle. Aslında bu postu 2011-2012 yılları arasında yazmam gerekiyordu. Ah bendeki bu geç kalmışlıklar! Şaka bir yana eskiden sağlam Kore dizisi izleyicisi olduğumu belki bilirsiniz. Ancak son 3 yıldır ciddi anlamda Kore dizisi izlemiyorum ya da izleyemiyorum. Onlar mı çıtayı düşürdü yoksa benim bakış açım mı değişti inanın bilmiyorum. Ancak bence bende çok da bir sıkıntı yok çünkü eskinin meşhur uzak doğu bloglarını bilirsiniz, herkes izlediğini günü gününe yazardı, üstüne konuşulurdu tartışılırdı ve hakikaten değerli yazılar çıkardı ortaya. O eski muhabbetleri çok özlüyorum. -Konuyu dağıtma Hatcik- Heh ne diyordum bir devrin sağlam bloggerlarıyla konuştuğumda onlar da eskisi gibi olmadığını defaatle söylüyorlar. Peki benim şu an bu yazıyı yazma amacım ne? Eskiye dönüp göz attığım diziler neler? Bu kopmuşluktan sonra geri dönüp göz attığım diziler asıl favorilerimi gösteriyor demektir. Sizin de yolunuz bu bloga düşmüşse ve bu kore furyasından nasibinizi almak istiyorsanız bunlar sizin için iyi örnekler olacaktır. Ancak bunlarla başlarsanız sonraki dizileri izlediğinizde biraz at-eşek mevzusu olabilir. Bu arada yazı biraz spoilerlı olabilir, şimdiden uyarayım, sonra "Hatcik n'aptın sen ya" demeyin. Peşinen not: Eğer Kore dizileriyle ergen duygularınızın zirvesine ulaşmadıysanız, -ergenlik demedim ergen duygular dedim!^^- ya da Kore dizilerine karşı bir ön yargınız varsa ya da, dediğim gibi K-Dramalara yeni başlayan/başlayacak olan biri değilseniz kuvvetle muhtemel bu yazı size göre değil. Hem de hiç değil. Bakın ben uyarımı yaptım.^^

A Gentleman's Dignity 
İşte bu dizidir bir devri kapatan. Son izlediğim iyi kore dizisi budur. Zamanında şu yazımda konusundan bahsetmiştim ama o biraz fazla spoiler içeriyor olabilir. Onun için şimdi de biraz bahsedeyim. Liseden beri arkadaş grubuna sadık olan bir dörtlümüz var ve her biri kırk yaşındadır. Im Tae San'a aşık bir lise öğretmeni vardır ve tesadüf eseri Kim Do Jin ile tanışmışlardır. Trajikomik olan bu tanışma sonrası bir şekilde tekrar karşılaşacaklardır. Dizide Kim Do Jin ve Seo Yi Soo'nun aşkının yanında dörtlümüzün hayatı, dostluklarının gelişimi ve gidişatı ele alınmıştır.
Bu dizinin en sevdiğim özelliklerinden biri sadece Seo Yi Soo ve Kim Do Jin'e odaklanmış olmaları değil grubun kalanına da gerekli hikaye temelinin verilmiş olmasıydı. Bir de bölüm başlarında zamandan bağımsız olarak verilen anılar muhteşemdi. OST'ler de iyiydi. Ha bir de eğer söylenmek istenen ama söylenmeyen sözlerden, yapılmak isteyip yapılmayan hareketlerden illet olmayı seviyorsanız, bu dizi pek size göre değil. Burada herkes çok açık sözlü, söylenmek istenenler çat çat söyleniyor.^^ Çok eğlenceli, çok güzel ve özlenilen bir dizidir. Romantik komedi seviyorsanız mutlaka göz atın.

Secret Garden
Kore dizileri ile geçmişi olup bu diziyi izlemeyen var mıdır bilmiyorum. Ya da bu diziyi izleyip arada özleyince geri dönüş yapmayan. Bir zamanların efsanesiydi bu dizi. Kore'de mavi pullu eşofmanları moda yapan, pek çok dizide göndermesine rastladığımız bir diziydi. Hatta müzikleri bile başka bir kaç dramada kullanıldı ki bu sık rastlayacağımız bir olay değil çünkü her k-drama'nın en az 1 (bir) yeterince iyi olan ost'si vardır. Konudan bahsetmem gerekirse, Kim Joo Won kendini beğenmiş ve aşırı zengin ve zeki bir adamdır. Gil Ra Im'se dublörlük yapan ve tam tersine çok fakir bir kadındır. Normal şartlarda asla bir arayacak gelmeyecek bu iki insanın hayatı bir şekilde ortak noktada buluşacaktır. İşin ilginçleştiren ise bir şekilde bedenlerinin (ya da ruhlarının?) değişecek olmasıdır. 
Bu hikayeyi klişe olmaktan çıkaran esas nokta buydu. Yani zengin adam - fakir kız denkleminin işleyeceği zaten belliydi. Her klişe bir yer ediniyor. Bunu efsaneleştiren böyle doğa üstü bir olayın hikayeyle bütünleşmesiydi. Peki bir diğer özelliği neydi bu dizinin? Hyun Bin'in, Ha Ji Won'un oyunculuk konusunda çok iyi iş çıkartmış olmasıydı. Özellikle Hyun Bin muh-te-şem-di! Misal o asansör sahnesinde hangimiz ağlamadık ki? Hangimiz Kore'ye gidip Hyun Bin kurtarmak istemedik? Hangimiz beden değişiminde kahkahalar atmadık? Deyim yerindeyse ben anırarak güldüm^^
Onun ne düşündüğünü anlamak için okuduğum kitapların birinde yazıyordu ve uzun süredir aklımdaydı. Şimdi anladım, ne kadar muhteşem bir insan olduğunu. O da gün gelecek kaybolacak. Çok güzel olan insanların yaptığı gibi...

Repliklerde çok iyiydi. Yapılan göndermeler cuk oturuyordu. Senaristin şukusunu vermek gerek her şeyi yerine çok iyi oturtmuş. Misal, Oska çok iyi bir karakterdi ve Secret Garden'da da sadece Gil Ra Im & Kim Joo Won ikilisine odaklanılmamış, Oska'ya ve diğerlerine de yeterli zaman ayırılmış.
 Evet Oska iyiydi ama şarkıları çok kötüydü gerçekten. Sori brotha. Bir de sol tarafa koyduğum gibi epik sahneler...  Ne diyeyim rabbim cümlemize nasip etsin ahahahaha! Bu arada her birlikte yürüyüş sahnelerinde benim gibi, Kafka'nın "Yanımda yürüyordun Milena, düşünsene yanımda yürümüştün!" cümlesi aklına gelen var mı? Uzun bir süre ona gönderme olduğunu düşünmüştüm ancak bu kadar derin teori kasmamalıyım sanırım.^^ Başka söyleyeceğim şey ise yukarıda her K-Drama'nın en az bir (1) iyi ost'si vardır demiştim ya, bu dizinin bütün soundtrackleri iyiydi. Yalnız KJW'nun anasına bir çemkirmek istiyorum burada, anneysen anneliğini bil be kadın neydi o çirkeflikler.

Princess Hours / Goong
Yani buraya ne koymamı bekliyordunuz ki... Bu dizidir bir devri başlatan. Benim gibi birine, çok çok büyük bir kitleye K-Dramaları sevdiren budur. Bir diğeri ise ülkemizde Saraydaki Mücevher adıyla yayınlanan tarihi diziydi. Her neyse konumuzdan sapmayalım. Goong ilk etapta bir manhwa idi. Yani Kore Manga'sı. Daha sonra dizi adaptasyonu yapılmaya karar verildi. Cast ilk açıklandığında Yoon Eun Hye'nin olması aslında hoş karşılanmamıştı. Ancak alınan tepkiler göz ardı edilerek dizi çekildi. Çekildi ve çok sevildi! Hallyu akımının başlangıcında kesinlikle bu dizinin yeri önemlidir. Ülkemizde ve pek çok ülkede hayran grubu oluşturdu. -Bir ara teyzeler kısır gününde bu diziyi tartışıyolardı siz düşünün.-  Konusundan bahsetmem gerekirse -mutlaka biliyorsunuzdur zaten- Kore'nin son kraliyet ailesinin günümüzde hala varlığını sürdürdüğü model alınarak yapılmış bir dizi. Veliaht Prens'in artık evlenmesi gerekmektedir ve sevgilisi teklifini kabul etmez. Bunun üzerine Prensin dedesinin yıllar önce verdiği sözün tutulması gerekmektedir. Prensimiz Shin, Chae-Kyung adlı tanımadığı bir kızla evlenecektir.
Şimdi bu diziyi bize sevdiren neydi, şu yayınımda söylediğim gibi, moda anlayışı değildi kesinlikle bizi çeken. Gerçi Shin'in kıyafetleri o döneme göre iyiydi bak, hakkını yememek lazım. Gayet de kanser eden bir diziydi üstelik. O entrikalar, o anlaşılamama durumları. Kabul edelim biraz yormuştu. Ama nasıl sevmiştik bu diziyi. Shin Goon'cular ve Yul Goon'cular olarak ayrılanlar mı dersin, Yul Goon'dan ötürü Min Hyo Rin'i haklı çıkarmaya çalışanlar mı dersin. Şimdi eskiyi düşününce bir gülme geldi kabul ediyorum asdfghjk -Ölümüne Shin'ciydim bu arada pls- Düşünecek olursak aslında bunların toplamıydı diziyi sevdiren. Dediğim gibi o entrikalar, söylenemeyen sözler, yanlış anlaşılan ama düzeltene kadar işin işten geçtiği durumlar, beş dakika önce gülmekten karın ağrısı yaşarken bir anda ağlatan sahneler... Ne diziydi be! Bu arada yakın bir zamana kadar müzikali oynuyordu bunun, devam ediyor mu o?^^

Coffee Prince 
Bakın bu da Kore'nin ciddi ses getiren yapımlarındandı. Yoon Eun Hye olmasından mı yoksa Gong Yoo olmasından mı yoksa ikisinin kimyasının ciddi anlamda tutmasından mı bilemiyorum. Ama bir dönem K-Drama izleyenlerin büyük bir çoğunda bu dizi iz bırakmıştır. Yoon Eun Hye'de de bırakmış olacak ki Gong Yoo ile arkadaşlığı devam etmekte. Malum Yoon Eun Hye mümkün olduğunca kimseyle sorun yaşamaz ama özelde çok azıyla görüşür. Az ve öz insan tutuyor yani. Ne diyorduk -konuyu dağıttım yine- bu dizi hakikaten iyiydi. Önce bir konusundan bahsedeyim onun üzerinden devam edelim, Go Eun Chan annesine ve kız kardeşine bakmakla yükümlüdür. Yaşadığı geçim sıkıntısından dolayı aynı anda birden fazla iş yapmaktadır. Daha sonra bir durumdan dolayı erkek taklidi yapmak zorunda kalır ve bu durumdan dolayı çalışacağı kafede bu rolü devam ettirmektedir. İşin kötü (mü?) yanı patronu Choi Han Kyul, Go Eun Chan'dan hoşlanmaya başlamıştır.
Ahahaha ne senaryoydu ya! Yalnız Gong Yoo'nun hakkını vermek lazım, Han Kyul karakterinin o kimlik sorgulamaları yaparken yaşadığı sıkıntılı durumları iyi yansıtmıştı. Donuk bir oyunculuk görmedik yani. Yoon Eun Hye'de iyiydi, Gong Yoo'nun oyunculuğunun altında kalmadı. Bu arada senaristlerin de şukusunu vermek lazım Go Eun Chan'i ideallerinin peşinde koşan bir karaktere evrilmesini iyi becerdiler. Başka diyecek pek de bir şey yok aslında. Sıcacık, bütün k-drama'lardan farklı tekrar tekrar izlenesi bir yapım. Hele verdiği o alt metinler... Özledik sizi prensler^^ Bu arada ileride bir gün Seul'e gidersem işletmesine devam edilen bu kafeye mutlaka gideceğim. Bu da kendime not olsun. Öyleyse yazıyı bitirmeden diziden bir alıntı yapalım:
"Sadece bir kere söyleyeceğim, o yüzden iyi dinle. Senden hoşlanıyorum. Erkek olsan da hatta bir uzaylı, umurumda değil. Duygularımdan kurtulmaya çalıştım ama yapamadım. O yüzden gidelim, gidebileceğimiz yere kadar gidelim. Bir şans verelim..."


Esenlikle Kalın 
Hatcik
Bana ulaşmak isterseniz: haticehayal96@gmail.com

Twitter: @haticehayal
Tumblr: h-hayal.tumblr.com
Kore Dizileri hakkındaki yazılarım için tıklayın^^
Share:

8 yorum:

  1. Bu dizilerden goong dışında hiç birini izlemedim desem O.o Ama sana katılıyorum o eski dizilerdeki orjinallik, masumiyet kalmadı (eskiden buralar hep tarlaydı:D). Amerikan dizilerinden pek farkı kalmamaya başladı mesela son zamanlarda popüler olan D.O.T.S'ı bile izlemedim nedense bana eski sempatikliği kalmadı:(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle. Bir de tekrara düştüler sanki hep aynı karakterler isimleri değişmiş gibi oluyor. En son High Society izlemeye çalıştım bitiremedim^^ Bu arada bloga hoş geldin, sevgiler^^

      Sil
  2. Hoş buldum çok hoş bloğun gerçekten. Bende en son izlediklerimden healer, pinocchio ve kill me'yi beğenmiştim onun dışında pek kayda değer birşey hatırlamıyorum. O yüzden bu ara daha çok tayvan yapımları dikkatimi çekiyor dillerine tahammül edebilirsen bir deneyebilirsin. Görüşmek üzre..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Pinocchio'yu duymuştum ^^ Aslında hiç tayvan yapımı izlemedim, varsa bir önerin bakarım :D

      Sil
  3. Bu listede Playful Kiss ve I'm Sorry I Love You görülmeliydi bence :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Playful Kiss'i, abartmıyorum, 3-4 kez izlemişliğim vardır. Ama geri dönüp bakınca, ı-ıh. O kadar iyi değil. I'm Sorry I Love You'yu da, neden bilmiyorum, zamanında bitirememiştim. Ağır dram bana gelmiyor sanırım ^^

      Sil
  4. Listen hoşuma gitti bloğunu çok beğendim 😊
    Eskiden Kore dizilerinin ayrı bir tadı vardı şimdi hep aynı diziyi farklı oyuncularla çekiyor gibiler izloyorum yine ama az, az .

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürleeer ^^ Ben başlasam da bitiremiyorum artık ya :(

      Sil

Yorumunuzu eksik etmeyin, her biri çok değerli^^