6 Ekim 2016 Perşembe

Detective Comics #941


Yayınlandığı Tarih: 28.09.2016
İçerdiği Sayı: Detective Comics #941
Hikaye: Night of the Monster Men: Part Three
Yazar: James T Tynion IV, Steve Orlando
Çizer: Andrew T McDonald
Yayıncı: DC Comics

Yazı Çizgi Kafe formatıyla yazılmıştır. Yani spoiler ve görüş kısmı ayrı ayrı olacak^^

Night of the Monster Men'in üçüncü kısmındayız. İkinci sayıyı okumak isteyenler için: Nightwing #5 Önceki sayıyı sevmiştim. Nightwing'in ön planda olduğunu, ancak derginin son kısımda ufak bir ters köşe yapıp Gotham Girl'ü öne sürmesi, Batman teknolojisi derken bayağı hoşuma gitmişti. Hugo Strange'i yine görememiştik. Geldik 3. kısma. 


Spoiler Bölgesi

Nightwing, Gotham Girl'ün peşinden Blackgate Hapsishanesi'ne gidiyor. Bu sırada Batwoman herkesle iletişim kurmaya çalışıyor. Alexander Olsen State Park'ta ise işler karışmış durumda. Tahliye edilen insanların üzerinde kırmızı bir madde yayılıyor. Ancak bu kırmızı madde bir mekanizmaya sahip ve ilginç bir şekilde yayılıyor. İnsanların şiddet eğilimini arttırıyor. Spoiler ve Orphan bu durumla mücadele ediyor. Clayface epey zayıflamış ancak insanları güvende tutmaya çalışıyor. Bu sırada canavarın evrimleştiğini görüyoruz.

Gotham Girl ise Batman'i görmezden geliyor ve bildiğini okumaya devam ediyor. Hapishaneye sert bir giriş yapıyor. Korkusuz olduğunu göstermeye çalışıyor. Nightwing onu kontrol altında tutmaya çalışıyor hatta kimliğini açıklıyor. Tüm bunların kaynağı olan -yukarıda görselini koyduğum- canavarı görüyoruz. Dick her ne kadar Gotham Girl'ü sakinleştirmeye çalışsa da Gotham Girl ne olduğu henüz belirsiz olan bu canavarla sağlam bir kapışmaya giriyor. Derken kavgada üstlerine dağılan dokulardan dolayı Claire da Dick de bir canavara dönüşüyor. Böylece sayının sonuna geliyoruz. 


Görüş

Sayıda Batman ve Batwoman'ı neredeyse hiç görmedik. Biraz daha diğer karakterlere yoğunlaşılmış. Herkes görevini yapmaktaydı. Yani iletişim kurulamasa bile herkesin kendi başının çaresine nasıl baktığı gösterilmiş. Bu yönden Spoiler ve Cassandra kısımlarını sevdim, daha fazlası olsaydı hayır demezdim hatta.

Tabii bu "Batman ne kadar az görünürse o kadar iyi" mantalitesi fazlasıyla işlenmiş. Yani çok fazla. Bu kadarına gerek var mıydı diye bir sormadım değil. Yahu tamam Batman'i göstermediniz de, Kate Kane'den niye bu kadar kıstınız? Resmen gül yüzlü cemalini göremedim kadının. (Batwoman hayranı bildirdi) Bununla birlikte Tim'in ölümüne yine çok kısa bir gönderme gördük. Batman trajedisi mi? Alırım bi' dal! 

Gotham Girl'ün olaya direkt dalması ise gayet hoş bir olaydı. Sonuçta burada bir nevi Superman'in vekilliğini yapmakta. Yani bu kadar güce sahip olup da kuzu kuzu bekleyen bir Gotham Girl görmemiz saçma olurdu. (Superman'e kötü bir şey söylemedim, lütfen fanboylar küfür etmesin bana^^) Nightwing'le olan diyalogunun gelişmesi çok çabuk olsa da ben tatmin oldum. 

Sayının cliffhanger bölümü ise, çok geleneksel olmuş bence. Yani iki kahramanın villain'e dönüşmesi, bilemiyorum Altan bilemiyorum... Villain demişken Hugo Strange'i yine göremedik yahu! Ne esrar yarattılar var ya! Gösterin artık şu adamı yeter! Ben neden Hugo Strange'e bu kadar taktım bilmiyorum ama görelim artık ^^ 

Sonuç olarak aslında klasik bir sayıydı. Daha fazla şeyin verilmesini beklerdim, yani şey gibi hissettim: Bütün bunları kısaltıp bir kaç sayfa haline getirseler önceki sayıya eklenirmiş, hiç de sırıtmazmış gibi. Tabii ben çok yüksek beklentiyle okumaya başlamıştım bu sayıyı, onun da etkisi olabilir. Puan da verecek olursak: 7/10 ile uğurlayabiliriz bence. 

Share:

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumunuzu eksik etmeyin, her biri çok değerli^^