"Everything you have seen here has been an illusion."
Yine bir dönem filmi... Bahsettiğim bir önceki dönem filmini de buralardan bir yerlerden bulabilirsiniz. Seviyorum mereti ne yapayım yani? Yalnız bu sefer bahsini edeceğim -başlıktan da anladığınız üzere- The Illusionist çok çok tanıdık gelebilir, ay gelmesin lütfen! ^^
2006 yapımı olan film, aynı yıl çıkmış olan Prestige ile oldukça benzetilmekte. Ancak ben bunu Illusionist'e bir haksızlık olarak görüyorum. Illusionist de oldukça iyi bir film çünkü, "Amaaan Prestige gibi işte" yorumlarını görünce üzülüyorum.
Konusunu bilmeyenler için bahsedeyim: Edward Norton'un boy gösterdiği filmimizde Eisenheim, oldukça aristokrat olan Sophia'ya aşık olur. Çocukluklarından beri aşık olsalar da tabii ki sosyal statü bu birleşmenin önüne geçer. Bunun üzerine Eisenheim ülkesinden gider ve yıllar sonra geri döner. Bu sırada Sophia, Avusturya - Macaristan prensi Leopold ile evlenmek üzeredir. Eisenheim'ın ülkeye dönüp oldukça zekice yaptığı illüzyon gösterileri ile hikâye gelişecektir.
Oldukça spoiler vermemeye çalıştım çünkü film hakkında ne kadar az bilirseniz o kadar iyi.
Film, Amerikalı yazar Steven Millhauser'ın -ki kendisi Pulitzer ödüllü bir yazar- "Eisenheim The Illusionist" isimli hikâyesinden uyarlama. Dolayısıyla sağlam bir temeli olduğunu söyleyebiliriz. Film, Akademi Ödülleri'nde, En İyi Sinematografi dalına aday gösterilmiş. Yani çekim açılarından, ışığından, kamerasında -sanki çok anlarmışım, eğitimini almışım gibi asdfghjk- bahsetmeme gerek yok. Çok çok güzel sahneler var. Kıyafetler de güzeldi, daha ne olsun! ^-^
Edward Norton'dan bahsetmeden geçemeyeceğim <3 Adam gerçekten havalı. Rolünü çok iyi oynamış, ne kadar güzel kotarmış. Sophia hanım kızımız da iyiydi. Ama işte karşısında Edward Norton olunca yanında sönük kalması işten bile değil, farz gibi bir şey hatta.
Filmin akışı çok güzel. Konusunu çok açmadım çünkü tam da plot twist severlere yönelik. Ay işte şaşırtmalı sonu var yani. O yüzden dikkatli izlemenizi öneririm. Üstelik şaşırtma yapmaya çalışırken ben buradayım diye bağırmıyor, olaylar oldukça zekice bağlanıyor. Ancak şunu söylemeliyim ki, olayı önceden çözmek istiyorsanız çok da düz mantığınızdan ayrılmayın. Düz mantık çoğunlukla işe yarar.
Diğer bir nokta ise filmde bulunan bir takım göndermeler. Filmi yeni izlemedim; o yüzden şurada şu vardı, burada bu vardı diye net bir şey söyleyemeyeceğim ancak incile yapılan göndermeler vardı. Bununla birlikte filmin kendi içinde bir fantastikliği, bilim kurguya yönelik kısımları da mevcut.
Sonuç olarak, güzel sanat / görüntü yönetmenliği, iyi kurgu, iyi oyuncular ve iyi bir denkleme sahip film. Ancak söylemeliyim ki ben filme muhteşem beklentilerle başlamadım. "Aaa Edward Norton varmış, hıımm dönem filmiymiş aynı zamanda. E, izlenir ki bu" diyerek izlemiştim. Oldukça keyifli bir saat elli dakika geçirdim de. Bu kadar övdüm ettim ama siz de çok yüksek beklentiyle başlamayın ^^
Sona dikkat!
Film ilgi çekici gibi duruyor. Aşk ne kadar ilgimi çekmese de ilizyon ve dediğin gibi hafiften bilim kurgu olması bir o kadar ilgimi çekiyor. Edward Norton'un Fight Club filmini seyretmiştim. Orada bayağı bir beğendim yani adamı. İzlersem bu adam için izleyeceğim.
YanıtlaSilEdward Norton sevilmez mi ya <3<3<3
SilSanki daha önce izledim gibi hissediyorum filmi ama hiçbir şey de hatırlamıyorum aynı zamanda :D Tereddüte düşürdü film beni. İzleyip merakımı gidereyim bari :D
YanıtlaSilHahaha evet, o bana da çok oluyor yahu :D o yüzden izlediklerimi bir yere kaydetmeye başladım ^-^
SilPrestij de harikadır.
YanıtlaSilŞüphesiz^^
YanıtlaSilGüzel bir filmdi, bir ara ilizyon konulu filmlere baya takmıştım bu türde Prestij diye bir film de var o da çok etkileyiciydi.
YanıtlaSilEvet bu ikisi çok karşılaştırılıyor zaten ^^
Sil